Biri ön seçim diğeri de normal seçim olmak üzere iki seçim sonrasında Van Büyükşehir Belediye Eşbaşkanlığına seçilen Şedal ve Zeydan’ın, “mazbata krizi”ni de yüzbinlerce Vanlı ile birlikte geride bırakmaları gerekiyordu, nitekim öyle de oldu.
Hiç olmadığı kadar bir sahiplenme ile Van halkı iki eşbaşkanı sahiplenerek büyükşehir Belediyesi eşbaşkanı olmalarını sağladı.
31 Mart Seçimleri süreci, öncesi ve sonrasında yaşananları öyle sıradan ele almak, sıradan tepkiler olarak değerlendirmek yanılgılı bir yaklaşım olacaktır.
Yaklaşık iki dönem boyunca devam eden kayyım yönetiminin Van’a kaybettirdikleri ortadadır. Vanlıların o sahiplenişini, kentlerini sahiplenme olarak ele almak yanılgılı bir yaklaşım olmayacaktır. Sadece o kadar da değil, Van halkı artık hizmet görmek, kentlerini olmaları gereken yerde görmek istediklerinden kendi seçtiklerini sahiplenerek tekrardan bir kayyıma razı olmadıklarını göstermiş oldular.
Peki Van halkının seçimden sonra yüzbinlerce kişi ile sokaklara inerek seçtikleri başkanlarına sahip çıkmaları, hizmette diretmeleri ne denli karşılığını buldu?
Kimi değerlendirmeler yapmak için henüz erken olabilir. Marka düzeyinde projeler nerede demek şuan için insafsızlık olabilir.
“Kentin makus talihi neden değişmedi” demek karşıdakileri büyücü veya sihirbaz yerine koymak anlamına gelebilir.
Fakat “Para yok, borç çok” demek de kabul edilebilir bir mazeret sayılmayacaktır!
Özcesi, bekleme sürecinin tamamlanabilmesi için en azından iki-üç aylık zamanımız var.
Tüm bunları bir kenara bırakarak Büyükşehir Belediyesi Eşbaşkanları Abdullah Zeydan ve Neslihan Şedal’ın sosyal medya paylaşımlarına ilişkin bir iki şey yazmak istiyorum.
Şu bir gerçektir ki; günümüz iletişim çağı ve hemen her kes, özellikle de siyasiler sosyal medya hesaplarını kullanarak kendilerini görünür kılarlar, bundan daha doğal bir şey de olamaz.
Fakat burada mesele sosyal medya paylaşımlarının biraz abartılmış olmasıdır! Bana kalırsa siyasetçilerin, liderlerin kendilerine has bir “gizem”leri olmalıdır. Tabiri caizse atılan her adımın kamuoyu ile paylaşılması, beraberinde bir sıradanlaşmayı getirebilir. Bu anlamda sosyal medya paylaşımlarının biraz daha seçici olması kamuoyu nezdinde daha büyük bir ciddiyetle ele alınacak, vermek istedikleri mesaj çok daha fazla yerini bulacaktır. Yani ölçü daha iyi ayarlanabilir.
Halk nezdinde de şuan için Zeydan ve Şedal’a yapılan eleştirilerden bir tanesi budur.
Öneri kısmına gelecek olursak…
Van gerçekten de tam bir sorun yumağı haline gelmiş vaziyette. “Sahipsiz kent” lafı Van için son derece yerinde bir tanım!
Elbette ki sorunlarımızı bir bir yazmayacağım. Ben sadece Van’ın uçamama meselesine değinmek istiyorum.
Van’ın yarısı bile olamayan şehirlerde uçakların biri inip biri kalkarken, şimdilerde Van’a uçak inmesini dört gözle bekler olduk! Çünkü geçmiş yıllar baz alındığında bile uçak sayısında çok ciddi bir düşüş var!
Sayının çok yetersiz olması sonucunda bilet bulamamak bir dert, bulunduğunda da ülkenin en pahalı uçuşunu gerçekleştirmek ayrı bir dert!
Bu kapsamda yapılan girişimler, açıklamalar henüz bir sonuç doğurmuş değil. Bundan dolayı Vanlıların çok ciddi düzeyde işleri aksamakta, hastaları olanlar randevularına yetişememekte, karayolunu kullandıklarında ise yine birilerini araya koyarak bilet alınabilmekte, bilet aldıklarında da yollarda perişan olmaktalar! Kendi özel araçları ile gitmeye kalkışsalar, bu da dünyanın parası…
Özcesi Van’da uçak ve ulaşım sorunu çok ciddi bir problem olarak karşımızda durmaktadır. Hiç kuşku yok ki Van büyükşehir belediyesi Eşbaşkanları Neslihan Şedal ve Abdullah Zeydan da bu sorunun çok ciddi düzeyde farkındalar!
Ne var ki bu sorunun giderilmesine yönelik bu göne kadar elle tutulur bir girişimleri olmadı. Belki bazıları, “Uçakların belediye ile ne gibi bir alakası var?” Sorusunu sorabilirler. Tabi ki sorunu çözecek olan onlar değil. Fakat burada mesele farklı! Daha doğrusu beklentiler farklı!
Bu anlamda eşbaşkanlar ve Van milletvekilleri, yanlarına parti teşkilatlarını ve kentte bulunan sözü geçen kişileri, STK yöneticilerini, görüşü, düşüncesi ne olursa olsun ağırlığı olan birkaç kişiyi de alarak etkili-yetkili kişiler ile görüşseler, bu kapsamda yaşanan mağduriyetlere ilişkin hazırlamış oldukları raporu ilgili yerlere sunsalar fena mı olur?
Yani Zeydan ve Şedal en azından bu sorun için Van’da farklı görüşler arasında “çimento” görevi görseler kötü mü yapmış olacaklar?
31 Marttan sonraki sahiplenmeyi göz önünde bulunduracak olursak, bence Zeydan ve Şedal’in de kentin her sorununa eğilmeleri, bu sorunlara ilişkin bir fikirlerinin olması gerekiyor! Şunu hatırlayalım, mazbata krizi sürecinde elini taşın altına koyan, kentin iradesini sahiplenenlerin tamamı Dem Partili değildi! “Kentin çimentosu olma” meselesini bir de bu yönüyle ele almak faydalı olacaktır!
Sonuç olarak; yarın öbür gün bütçe yetersizliğinden dolayı yapılanmayan kimi şeyler için mazeret üretilebilir. Ancak kimi şeyler var ki mazereti olmaz. Kimi şeyler var ki izahı, anlatılması oldukça güçtür.
Herkesin şunu bilmesi gerekiyor; Vanlılar, Şedal ve Zeydan’dan birer sihirbaz olmalarını beklemiyor! Onlardan kent gerçekliğini bilince çıkartarak, kentin sorunlarına eğilmelerini, kent dinamikleri arasında bütünleştirici rol oynamalarını ve el birliği ile kent sorunlarına eğilmelerini bekliyor… Yani sorunlar karşısında Vanlıların bir bütün olmalarını bekliyor, bu kapsamda Zeydan ve Şedal’den öncü olmalarını bekliyor!
Vanlılar üzerlerine düşeni ziyadesiyle yaptılar, şimdi sıra onlarda…
Belediye başkanları şimdi acilen kendi personelini toplasın sürgün mobbing uyguladığı kişilerin gönlünü alsın sonra dem li yim diyen çalışmayanlara iş versin yani hak hukuk adaleti uygulasın bunu uygulamazsa yolları altından kaplasa ne başarılı olur hemde büyükkk bir ah alır bu böyle biline
Beledyenin basın yayının biriminde sizin gibi deneyimli bir gazeteci olmadığından dır bu sorun sanırsam. Sosyal medya önemli 🤭🤭🤭🤭