Mustafa Muğlalı 1930 yılında yaşanan ve Şeriatçı isyanı olan Menemen olaylarının ardından kurulan Divanıharp (Askeri mahkemenin) başkanı oldu. 37 kişiyi idam etti.
28 Temmuz 1943 tarihinde Van’ın Özalp ilçesinde 33 Kürt köylüsünün infaz emrini verdi. Köylüler Sefo deresine götürülerek kurşuna dizildi.
1950 yılında iktidara gelen siyasal İslamcı Demokrat Parti milletvekillerinin çabalarıyla mahkemeye verilip yargılandı. 33 suçlunun kurşuna dizilmesi olayında sorumluluğu olduğu gerekçesiyle idama mahkûm oldu. Yaşı sebebiyle cezası 20 yıla düşürüldü ve cezaevinde öldü.
Peki, sonra ne oldu?
1967 yılında Muğla’da bir caddeye ismi verildi.
1987 yılında devlet tarafından itibarı iade edildi, naaşı törenle devlet mezarlığına taşındı.
1992 yılında Muğla’da bir iş hanına ismi verildi.
1997 yılında Harp Akademileri Komutanlığı’nın bahçesine büstü dikildi.
2004 yılında 33 Kurşun Katliamının gerçekleştiği Özalp ilçesinde bir kışlaya ismi verildi. (Siyasal İslamcılar ve Ergenekoncular arasındaki uzun tartışmalardan sonra ismi kışladan kaldırıldı.)
Sıra üstün hizmet madalyasına geldi, bu gidişle yakında onu da verirler.
Cumhuriyet tarihinde Kürt öldürdüğü için yargı önünde cezalandırılan tek bir yetkili yoktur. Orgeneral Mustafa Muğlalı, Kürt katlettiği için değil, Menemen’de 37 siyasal İslamcıyı astığı için siyasal İslamcı DP-Menderes hükümeti tarafından 33 Kurşun Katliamı gerekçe gösterilerek cezalandırılmıştır. Siyasal İslamcılar Muğlalı’dan intikam almıştır.
1990’lı yıllarda PKK eylemlerinin arttığı bir dönemde yeterince atak ve kararlı hareket etmedikleri için eleştirilen bazı komutanların, “Gün olur devran döner, yarın ikinci bir Mustafa Muğlalı olmak istemiyoruz” diyerek yapacakları katliamların ardından yargılanmama garantisi istemeleri bile Muğlalı’nın aslında hâlâ bir ‘kahraman’ olarak görüldüğünü bize çok net bir biçimde gösteriyor. Nitekim devlet o dönemin komutanlarına yargılanmama garantisi verdi.
Katliamın üzerinden 80 yıl geçti, Muğlalı, devlet içinde hâlâ ‘kahraman bir paşa’ imajını koruyor ve 2011 yılında yaşanan Roboski Katliamı da bize bu zihniyetin varlığını koruduğunu gösteriyor.
Muğlalı öldü ama ruhu içimizde dolaşıyor. Bu ruhu bazen Roboski’de, bazen Cizre’de, bazen Nusaybin’de görüyoruz.
*
Muğlalı’nın yargılanması ya da kahraman ilan edilmesi Abdülhamitçilerin ve İttihatçıların 100 yıllık kavgasının neticesidir. Kürtler burada sadece katledilendir, sonradan yaşananlarla bir ilgileri yoktur. Muğlalı’nın ismini caddelere, kışlalara vererek, heykelini dikerek sadece Kürtlere ‘Geçmişi unutmayın’ mesajı veriliyor o kadar. Kürde bu travması sürekli hatırlatılacak ki, Kürtler, Türkün gücünü unutmayacak (!)
Bir Türk dünyaya bedeldir… Hayır, yetmez, iki Türk, üç Türk hatta 10 Türk dünyaya bedel olmalı. Muğlalı ’da bu Türklerden biridir (!)
Hangi siyasal dinci; “33 Kurşun Katliamını Menderes ortaya çıkardı, Muğlalı’yı cezalandırdı” derse bilin ki yalan söylüyor.
Şu anda durum nedir diye sorarsanız; söz ettiğimiz iki kesim bugün ülkeyi beraber yönetiyor. O yüzden Muğlalı şimdi daha da dokunulmaz…
Devlet, Muğlalı’yı her dönem onurlandırdı. Muğlalı bugün devlet için bir kahraman mahiyetindedir. Çünkü o Türkün gücünü Kürtlere fazlasıyla göstermiş bir kahramandır. (!)
Muğlalı öleli 72 yıl oldu ama ruhu Roboski’de, Cizre bodrumlarında, Sur’da, Efrin’de yaşıyor.
33 Kurşun katliamında katledilen 32 köylüyü bir kez daha saygıyla, minnetle anıyorum.
Serhat News