1. Haberler
  2. Özel
  3. Necdet Yentürk yazdı: Bir Kürt münevverinin portresi 2: Doktor Fuad

Necdet Yentürk yazdı: Bir Kürt münevverinin portresi 2: Doktor Fuad

featured
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

Dr. Fuad, Diyarbakır’ın Çermik ilçesinden olup, Diyarbakır doğumlu Hacı İbrahim Efendi’nin oğludur. İlköğrenimine önce Diyarbakır’da, sonra İstanbul’da başlar, ardından Paris’te öğrenim görür, doktor olur ve hekimliğe döner. Doktor mesleğine çok hakimdir. Ailenin ekonomik durumu iyiydi, hastalarından çoğu zaman para almıyor, fakir ve muhtaçlara bedava ilaç veriyordu. Bu nedenle halkın gönlüne taht kurmuş, halk tarafından büyük takdir görmüştür. O, zaten halkın durumuyla ilgileniyor ve kendilerini baskı ve kölelikten kurtarmaları için onları uyarmaya çalışıyordu. Bunun için sıkı ve örgütlü bir mücadele gerekiyordu. Elbette bununla yaratılan hafıza, toplumsal ve ulusal sorunların çözümü, örgütlenmekten farklı değildi. Bunun için 1919 yılında arkadaşlarıyla birlikte Kürdistan Teali Derneği’nin Diyarbakır şubesini örgütlediler.

Kürdistan Teali Derneği kısa sürede birçok yerde şubelerini açtı. Sadece Diyarbakır’da binlerce kişi derneğe üye oldu. O dönemde İstanbul’dan Diyarbakır’a gelen Ganizade Doktor Cevdet Bey de bu derneğe katıldı. Doktor Fuad Bey de derneğe üyeydi. Bu yetenekli ve tecrübeli insanlardan faydalanmak için doktorluk görevinden istifa etti. Dr. Fuad, uzun süredir Kürt örgütleriyle temas halinde, bu temasların başlangıcı öğrencilik günlerine kadar uzanıyordu. Savcı Ahmet Süreyya şöyle diyor: “Doktor Fuad; hâlihazırda milliyetçilik ve Kürt hükümetinin kurulması yolunda çalışan önde gelen isimlerden biriydi. Önceki yönetimin istifasının ardından yeni bir yönetim kurulu oluşturuldu, Doktor Fuad bu kurulun üyelerinden biri olur ve arkadaşlarıyla birlikte çalışmaya ve örgütlenmeye başlarlar.” Bu komitenin üyelerinden Kadri Cemil Paşa şöyle diyor: “Doktor Fuad bu çalışma ve mücadelede etkin bir fikrî örgütçü ve millî devrimciydi. Doktor Fuad Kürt taraftarı ve Kürt davasının öncüsüdür ve bunu başarmak için her türlü fedakarlığı yapmaya hazırdır.”

Ayaklanma başlamadan önce Mezopotamya adında bir gazete çıkarmak istiyordu. Bütün hayatını, aklını ve düşüncesini bağımsız bir Kürdistan yaratmaya adadı. Her hareketiyle, her tavrıyla, her duruşuyla halkına örnek olmak, milli şuur oluşturmak istiyordu. O dönemde İstiklal Komitesi üyelerinden bir grup, milli duruş, propaganda ve halkın moralini yükseltmek amacıyla Kürt-yöresel kıyafetler giyerek, bu şekilde Diyarbakır çarşısında dolaşıyorlardı. Savcı Ahmet Süreyya da şunları söylüyor: “Diyarbakır’a saldırının gerçekleştiği 7-8 Mart günü, Doktor Fuad, başında büyük, sivri bir şapkayla, Kürt ulusal kıyafetleriyle, çekinmeden Diyarbakır pazarında dolaşıyordu.”

8 Şubat 1925 tarihinde Türk karakol ellerinden bazılarının Piranda öldürüldüğünün haberini Diyarbekır’de duyduğumuzda, bu hususta bir şeyden haberi olmayan Azadî örgütüne bağlı Diyarbekir şubesi üyeleri olan bizler, olayın içeriğini ve ne amaçla yapıldığını anlayamadık. Cemiyetin Başkanı Halit Bey Cibrî ve etkili üyelerinin tutuklu bulunmasından ve örgütün, örgütlenmesini tamamlayamamış olmasından, örgüt kararıyla bu ayaklanma hereketinin yapıldığını çok uzak görüyorduk. Hayret ve tereddüt içindeydik. Gerçek durumu öğrenmek için olay yerine gönderdiğimiz adamın getireceği doğru haberi beklerken, Kürtçü olarak tanınmış arkadaşlarla beraber tutuklandım. Bir bölük askerin koruması altında adliye dairesinde tutuklu bulunan milliyetçi Kürtler, Diyarbekir il merkezine yapılan saldırıyı ve patlayan tüfeklerin çeşitli şekillerdeki seslerini dinleyerek kendi kendimize yorumlar ve sonucun lehimize olmasını merakla bekliyorduk. 20 gün kadar devam eden bu durum, Adana’dan gelen kolordu birliklerinin Diyarbekir’i kuşatan mücahitlere saldırıya geçmesiyle işin rengi değişti. Artık tutuklu olduğumuz yerden tüfek seslerini işitmez olduk. İsyan hareketi bastırıldıktan sonra uygulamanın bu derece vahşice, alçakça olacağı hiç tahmin edilmezdi. Vicdansız bazı komutanların uygulamaları ne Holako ne de Neron zamanında görülmemiştir. Hiç bir vicdan sahibi insanın inanmayacağı bu çok feci cinayetler ve zulümler isyanın genel şekli durdurulduktan sonra, isyan bölgesinde takibat yapmakta olan kan içici komutanlar Ali Haydar ve Ali Barut müfrezeleri tarafından yapılmış olduğuna inanınız. Örneğin Lice ilçesinin Serdi, Comelan, Enher, Derkan köylerinde ele geçirilen ihtiyarlar da içinde olduğu halde 150 kişi iplerle sımsıkı birbirine bağlanarak makineli tüfeklerle taranmaları gibi cinayetler ve zulümler, isyanın genel şeklini anlatabilir. Bekiran Aşireti köylerinden Şilmo Köyünde hareket edebilme gücünden yoksun ihtiyarlarla kadın, çoluk Çocuktan oluşan 70 kişilik bir grup, tutuklu bulundukları samanlıkta yakılmak suretiyle öldürülmüştü. “Kadir Cemilpaşa Doza kurdistan kitabından”

İsyan bastırıldıktan sonra, Dr. Fuad’ın kendisi de birçok Kürt devrimci ve aydını gibi tutuklanır. Doktor Fuad daha önce bağımsız Kürdistan için çalıştığı iddiasıyla tutuklanmış ve yargılanmıştı, askeri mahkemede yargılanması devam ediyordu. Dolayısıyla mahkeme önünde örgüt üyeliğine ilişkin çok az somut delil bulunmaktaydı. Bağımsızlık Mahkemesi onu mahkûm edecek ciddi bir delil bulamamıştı. İstiklal Mahkemesi, kendisini cezalandıracak esaslı hiçbir suç yükleyemeden mahkemede sorgusu sırasında “Zaza” olduğunu söylemesini, idamına “yeterli” derecede bir suç addederek Doktor Fuat’a idam hükmü vermişti. Bu hüküm; çok cesur, idealist, yüksek bir kişilik olan Kürt milliyetçilerinin ileri gelenlerinden Doktor Fuat’ın kılını kıpırdatmamış, yüzündeki gülümsemeyi silememişti. Ağırbaşlı tavırlarıyla idam hükmünü hiçe saydığını göstermekteydi. İdam hükmü verildikten sonra fazla ıztırap çektirmek için mahkûm, üç gün bekletildikten sonra hüküm infaz ediliyordu. Sözde, savcının hükmü temyiz etmesine zaman veriliyordu. Halbuki mahkemenin hiçbir hükmünü temyiz etmiş değildi. İşte bizim değerli Doktorumuz Fuat, Hapishane Müdürü Bitlisli Aziz Efendi’nin ifadesine göre hiçbir üzüntü belirtisi göstermeden sinirlerine hâkim olarak idam edileceği güne kadar ne gurur, kendisini ziyarete gelen ailesinden müjde almadı ne de görüş bırakılmasını müdürden istemiş ve her üç odasını da su dökmek suretiyle dini kurallar gereğince temizlemişti. İdam hükmünden sonra bu kadar kuvvetli bir sinir dayanıklılığını Kürt’ten başka hangi ulusun bireyi gösterebilir? Bu ilişki ürünü olarak dünyaya gelen erkek çocuğu, babasının adını taşımaktadır. İdam edilirken söylediği şu beyit, Doktor’un değerini takdire yeterlidir:

“Şevek tarî ya hebû ya tune bû nîv;

Deşt di xew da çiya digrî, ne hilate hîv”

Kadri Cemilpaşa, Doza Kurdistan kitabında böyle bahsedilmektedir.

1912’de İstanbul’da kurulan Kürt Talebe Cemiyeti (Hevî)’nin üyesi ve 1921 Erzurum’da kurulan Azadi Cemiyeti’nin Diyarbakır temsilcisiydi. 21 Şubat 1921’de Dr. Fuad bir yakınına yazdığı mektup da ele geçmiş ve suç delili sayılmıştı. Mektup aynen şöyle: “Mahalli haberler aylardan beri ciddiyetle faaliyete geçen Bağdat ve Musul’daki Kürt İstiklal Komitesi’nin emir ve işaretiyle Hınıs Şeyh Said Efendi ayaklanarak Hani ve Lice’ye kadar geldi. Şimdi Diyarbakır’ın sekiz dokuz saat kuzeyinde savaş oluyor. Allah encamı hayır etsin. Halep’teki Kürt Cemiyeti de aynı amaçla sınırda Kürtleri ayaklandırmak üzeredir. Muş ve çevresi aşiretlerin eline geçti. Sonuç olarak şimdiye kadar amaçlanan Kürdistan fikri, hükümeti ciddi düşündürmeye başlamıştır. Bakalım ne olacak? Bendeniz gördüğüm ve geçirdiğim derbeder günlerden sonra bekleme dönemi yaşıyorum.” İdam kararı infaz edilmeden Savcı Süreyya cezayı hafifletmek için iadeyi muhakeme talebinde bulunarak Doktor Fuad’ın Türk olduğunu, bu sebeple cezasının hafifletilmesini istiyor. Ancak Doktor Fuad “Hayır, ben Türk değilim. Babam Çermikli Kürt Zazalardan, annem ise Diyarbakırlıdır, diyerek kimliğinin canından daha kıymetli olduğunu bütün dünyaya göstermiştir.  İdam Kararı 16 Nisan 1925’te veriliyor ve 17 Nisan 1925 de infaz ediliyor. Doktor. Fuad’ın son sözü şöyledir:  “Vatanım Kürdistan için yiğitçe Kurban olmayı daima düşünürdüm. Şüphesiz ki asılmakta olduğumuz bu toprağa bir gün bağımsızlık bayrağı dikilecektir.

Serhat News

Necdet Yentürk yazdı: Bir Kürt münevverinin portresi 1: Xelil Xeyali

Tepki Ver | _a_rm_2
1
mutlu
Mutlu
0
_zg_n
Üzgün
0
sinirli
Sinirli
2
_a_rm_
Şaşırmış
Necdet Yentürk yazdı: Bir Kürt münevverinin portresi 2: Doktor Fuad

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Deneme Bonusu Veren Siteler Deneme Bonusu Veren Siteler Deneme Bonusu bahis sitelericasino siteleri