Bir ülkenin yönetimi, olası felaketlerin yaşanmasından önceki çalışmalarını, plan ve projelerini artık bilim insanlarıyla birlikte yapması gerektiğini anlamış olmalı diye düşünüyorum.
O ülkenin fiziki yapısını, verimli tüm kaynağını, handikaplarını, bilinmeyen, öngörülemez tabiat olaylarının ihtimalini düşünmeyen ülke yönetimi, refah düzeyini ve halkın güven hissini artık geri dönülemez bir şekilde kaybedecektir.
Yani bir yandan Arap yarımadasının, bir yandan Afrikanın sıkıştırdığı fiziki olarak bir nevi köprü rolü olan deprem ülkesinin çoktan deprem çözüm koordinasyonu kurması gerekirdi.
Olası bir felaketin sadece bir şehri değil, birçok şehri düşürdüğünü gördük. Akıllarda depremin önceki yıllara oranla sadece bir ya da iki şehre zarar vereceği kalırken, son felakette birçok şehrin etkilendiği hatta bir başka fayı uyandırıp tetiklediğini insanlar enkaz altında yaşayarak, kurtarılarak ve de ölerek öğrendiler.
Tuzla buz olmuş, hayal kırıklığına uğramış, bekletilmiş, geciktirilmiş şehirlerin enkazı, hiçbir planı olmayan bir ülke için pek de sürpriz olmayacaktır… Ve “Dünyanın çivisi çıktı” deyimi hiç bu kadar 21. Yüzyıla yakışmamıştır.
Tabiatı hafife almak, görmezden gelmek demek getireceği sonuçlara katlanmak demektir…
Alınmayan önlemler karşısında acımasız doğa, kiralık ya da satıcılık ev fiyatlarının dudak uçuklatan rakamlarını, değersiz bir hafriyat yığınına, bir tür mezara dönüştürebilir. Güzel bir gelecek düşünen bir ülke, atacağı her adımı özenle eğittiği, emek verdiği bilim insanı ile birlikte atmalı… Ve ruhsatsız kaçak yapıların, denetimsiz çoklu binaların olmadığı bir ülke inşa etmelidir. 1999 İstanbul deprem sonrası atılan bazı adımlar ve telafilerin eksikliği Doğu Anadolu fay hattının açtığı devasa çukurunu yüzümüze tokat gibi çarpmıştır.
Yapı malzemesi olarak bir tek betonarme düşünülmemeli! Alternatif yapı modelleri ile yeni binalar inşa edilebilir; Örneğin ağır çelik konstrüksiyon binalar, az kullanılan beton malzemesi ile güçlendirilmiş yapılar yapılabilir. Ses ve ısı yalıtımı ile güçlendirilen, olası iklim koşullarının da göz önünde bulundurulduğu 3/4 katlı ve yine beton destekli prefabrik yapılar da düşünülebilir.
Bu tür alternatif yapılar hem daha kısa sürede inşa ediliyor hem de çevresel olarak daha az atık bırakmış oluyor. Alternatif çözüm ve öneriler ile klasik betonarme yapılar arasında çok da fiyat farkı olmadığı düşüncesindeyim. Hızlı inşa edilecek şehirler düşünüldüğünde, betonarme ile kaybedilecek zamanı, fiyat farkı ve boşa harcanmamış enerji ile yer değiştirebiliriz.
Kaybedilenlerin ruhuna saygıyla…
Serhat News