2015 yılında yeniden başlayan çatışmalar; toplumsal gerginlik, ekonomik kriz haliyle bir devlet krizini de beraberinde getirdi. İçeride bunlar yaşanırken Rusya’nın Ukrayna’ya müdahalesi dışarıda büyük bir emperyal krizin doğmasına da vesile oldu. Dünyanın içine girdiği emperyalist kaos ve kriz içinde Türkiye’nin pozisyonu ve devlet yönetiminin kime emanet edileceği hususu büyük bir önem taşıyor.
Önümüzdeki aylar ya da en geç 2023 Haziran’ın da yapılacak olan genel seçimler sadece bir seçim değil, seçimin ötesinde Türkiye’nin ve Ortadoğu’nun tarihi gidişatını değiştirecek bir öneme sahip. Devletin içinde bulunduğu krizi aşması 2023 seçimlerinde ortaya çıkacak sonuca bağlı.
Yukarıda özetle belirttiğim düğümü çözecek anahtar ise Kürtlerde bulunuyor. Bu açıdan 2022 Newroz’u büyük bir önem taşıyor. Bu Newroz’da Kürtlerin göstereceği refleksi sadece Kürt siyasal hareketi ve paydaşları değil, dünyanın ve Türkiye’nin güç merkezleri de yakından takip ediyor.
Son zamanlarda “HDP’nin artık miting yapacak gücü yok” şeklinde açıklamalar yapan Cumhurbaşkanı Erdoğan ve ona bağlı Soylu ekibi geçmiş yılların aksine Kürtlerin istedikleri tarihte Newroz kutlaması yapmasına hiçbir engel çıkarmadı. Geçmiş yıllarda hükümet Newroz kutlamalarının sadece 21 Mart’ta yapılacağını söyleyerek diğer günlere izin vermiyordu. Hatta 2008 yılında 21 Mart’tan önce ya da sonra Newroz kutlamalarına izin verilmemiş ve Kürtlerin buna gösterdiği tepkiler sırasında birçok kişi hayatını kaybetmişti.
Hükümetin 2022 Newrozu için bu kadar esnek politika izlemesinin ardında yatan temel sebep; Kürtlerin hala nerde durduğunu öğrenme isteklerinden kaynaklıydı. MHP Lideri Devlet Bahçeli ve İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı “HDP’ye olan toplumsal desteği bitirdik. HDP artık miting bile yapamıyor. Bunun üstüne HDP’yi de kapatırsak bu sorun tamamen ortadan kalkar” yalanına inandırdı. Bahçeli ve Soylu’ya göre dün ve bugün yapılan Newroz’lara katılım düşük yoğunluklu olacak ve böylelikle genel seçimlerde HDP diye bir sorun kalmayacaktı.
Öngörüsünün zayıf olduğu bilinen bu iki politikacı bir kez daha yanıldı, Ankara’daki hesap Van’a uymadı. HDP’ye olan toplumsal desteği ortadan kaldırarak HDP’yi siyaset zeminin dışına itme planları ters tepti. Newroz alanlarına akan yüzbinlerin verdiği mesajlar AKP hükümetinin Kürtler ve seçim stratejisini yeniden gözden geçirmesine vesile olacaktır. Newroz kutlamaları bittikten sonra yaşanan polis müdahaleleri istedikleri sonucun ortaya çıkmamasına duydukları öfkenin sonucuydu.
Kürtler 1992 yılında nerede duruyorsa bugün de orda olduğunu gösterdi. Adeta, “Bizim adımıza konuşmayın, bizim tavrımız budur” dedi. Newroz alanlarına akan milyonlarca insan Kürt sorununun nasıl ve kimlerle çözülebileceği yönünde önemli mesajlar verdi. Kürtler aynı zamanda genel seçimlere ilişkin de; “Son sözü biz söyleyeceğiz, anahtar bizde, partimizin arkasındayız. Bizi dışlayan hiçbir siyasal oluşum başarılı olamaz” diyerek aynı zamanda muhalefeti de ciddi bir biçimde uyardı.
1992 yılından beri neredeyse bütün Newroz’lara katıldım. Ta çocukluğumdan bu yana Newroz gününü büyük bir heyecanla beklerim. Newroz’un benim hayatımdaki yeri ve anlamı başkadır. Ancak dün Van’da geçmiş yılların ötesinde çok farklı bir Newroz yaşadık. Eksilerin altındaki hava koşulları, kar, kış, kıyamet dediğimiz günlerden biri olmasına rağmen tarihi Van Kalesinin yanında bulunan Newroz alanı tamamen doldu.
Yüksek katılımın yanı sıra mitinge gelenlerin enerjisi ve coşkusu takdire şayandı. Soğuk havada düşük olacağı varsayılan katılım son yılların en büyük katılımına dönüştü. 1900 gündür eylem ve etkinlik yasağı ile her türlü demokratik hakkı yasaklanmış Vanlılar; yasakların çözüm olmadığını bir kez daha gösterirken, taleplerini de bir kez daha haykırdı.