Maraş merkezli yaşanan ve 11 ili etkileyen iki büyük depremin ardından yaşanan hak ihlalleri barolar tarafından araştırılıp gerekli incelemelerin yapılması konusunda suç duyurularında bulunuluyor. Van Barosu Başkanı Sinan Özaras, deprem bölgelerinde yaşanan hak ihlallerini tespit ederek raporlaştırdıklarını söyledi.
6 Şubat günü yaşanan iki büyük depremin üzerinden bir ayı aşkın süre geçti. Yaşanan depremlerde 45 binden fazla insan hayatını kaybederken 11 ilde yaşanan yıkımın boyutları her geçen gün daha açık bir şekilde ortaya çıkıyor. Yaşanan depremler sonrası hak ihlallerinin ciddi boyutlarda olduğunu söyleyen Van Barosu Başkanı Sinan Özaras, 116 avukatın da yaşamını yitirdiği bölgelerde, yönetimlerin şehir planlamasında ciddi kusurlu olduklarını söyledi.
Özaras, deprem bölgelerinde öncelikli olarak arama-kurtarma çalışmaları, devletin eşit bir şekilde yardım ulaştırmaması, göçmenlere yönelik linç girişimleri, kolluk kuvvetlerinin asayişi sağlamak adına yaptıkları işkenceler ve ailesini kaybeden çocukların tarikatlara verilmesi gibi ihlallerin yaşandığını aktardı.
‘İlk üç gün arama-kurtarma çalışması yapılmadı’
Özaras, depremin yaşandığı ilk gün itibariyle ilgili illerin baro başkanları ile Türkiye Barolar Birliği üzerinden iletişim halinde olduklarını söyledi. Yapılan görüşmeler sonucunda bölgede ciddi anlamda ihlallerin olduğunu tespit ettiklerini aktardı Özaras. Özellikle arama kurtarmanın ilk üç gün boyunca birçok ilde gerçekleştirilemediği yönünde tespitlerin olduğunu vurgulayan Özaras, “O dönem içerisinde hava şartlarının yarattığı tahribat sonucu soğuktan donma şeklinde birçok ölüm de gerçekleşti. Tabii bu sayı ilerleyen süreçte yapılacak olan otopsilerin sonucuna göre belirginlik kazanacaktır. Hatta bize aktarılan bilgiler arasında ilk üç gün birçok enkazda arama kurtarma çalışması yapılamadı” dedi.
Özaras, Van Barosu olarak yaptıkları yardım çalışmalarında alandaki gözlemlerini şöyle aktardı: “Yardımın hiçbir şekilde devletin organizasyonu ile her alana ulaşmadığını bize bildirdiler. Bizler barolar olarak köylere yardım gönderdik. Burada tespit edilen hususlar arasında köylere özellikle devlet yetkilileri tarafından yapılan yardımların ulaşılmadığı yönünde oldu. Bu yönlü yardımların etkili ve zamanında ulaşması noktasında birçok ihlal durumunu tespit etmiş olduk.”
‘Sivil toplum kuruluşları engellendi’
Sivil toplum kuruluşlarının yardımları ulaştırma adına büyük bir dayanışma ortaya koyduğunu söyleyen Özaras, “Fakat ilerleyen süreçte şunu gözlemledik; bu yardım iradesi siyasi saiklerle engellendi” dedi. Özaras, afete maruz kalmış, yaşama tutunmaya çalışan insanların bir nevi kendi hallerine bırakılması durumuna tanıklık ettiklerini söyledi. Bunun da insanların yaşam haklarını ihlal edecek boyutta olduğunu gözlemlediklerini vurguladı Özaras. Barolar Birliği ile de ortak bir çalışma yaptıklarını ifade eden Özaras, aynı zamanda soruşturma boyutuna da dâhil olduklarını söyledi. Özaras, soruşturmada ön plana çıkan soruları şöyle sıraladı: “Yapılan inşaatlarda eksiklikler, hatalar, ihmaller var. Bunlar ne boyutta incelendi? Ne boyutta araştırıldı?”
‘Soruşturmalar yanlış bir şekilde ilerliyor’
Özaras, açılan soruşturmaların yanlış bir seyir ile ilerlediğini belirterek, “Bir fail yaratıp o fail üzerinden adaleti sağlamaya çalışıyoruz. Oysa burada müteahhit tek başına o inşaatları inşa etmedi. Burada fay hatlarını dikkate almayan planlamacılar var. Yapılan inşaatın denetimini yapması gereken yerel yönetimler var. Bunlarla birlikte organize olarak çalışacak AFAD vardı ve Çevre Şehircilik Bakanlığı vardı. Biz bugüne kadar hiçbir soruşturmada bu yönlü yetkililere yönelik bir soruşturma yürütüldüğünü ya da tutuklanma gerçekleştiğini duymadık” diye konuştu.
‘Kolluk kuvveti yargılama makamı değil’
İmar affına değinen Özaras, “İmar affı neye göre yapıldı ya da imar affı yapılan yerlerde o inşaatlar teknik anlamda detaylı incelendi mi? Gerçekten depreme dayanıklı yerler miydi yoksa sadece affa uğratılıp ruhsatlandırıldı mı? Ya da bu depremde bu binalardan kaçı yıkıldı? Bu binalarda yıkım varsa burada kimler görev aldı? İmar affına uğrama noktasında kimler inisiyatif aldı? Bunlara yönelik bir soruşturma var mı ya da bunlara yönelik bir yargılama yapılacak mı? Bu yönlü de olaya yaklaşmak gerekiyor” dedi.
Özaras, aynı zamanda yaşanan asayiş sorunlarına da değinerek görevi asayişi sağlamak olan kolluk kuvvetlerinin asayişin ötesine geçerek işkenceye, kötü muameleye varacak derecedeki muamelelerine tanık olunduğunu söyledi. Van Barosu olarak o dönemde sosyal medyada yayınlanan videolar üzerinden tespitler yapıp ilgili savcılıklara suç duyurusunda bulunduklarını söyleyen Özaras, “Biz şunu dedik, ‘Siz kolluk kuvveti olarak asayişi sağlarsınız, ama bir yargılama makamı değilsiniz. Yargılamayı siz yapamazsınız, cezayı siz veremezsiniz.’ Hukuk devletinde olması gerektiği gibi davranılması gerekir” diye kaydetti.
‘İnsanlık dışı muameleler yapıldı’
Özaras, savaştan kaçıp Türkiye’ye sığınmak durumunda kalan ve burada da afete maruz kalan, mağdur olan bir kesimin bazı siyasetçilerinde dâhil olması ile hedef gösterilip, linçe maruz bırakıldığını belirtti. Sosyal medyada yayınlanan videolarla bunların tespit edildiğini aktaran Özaras, “Van Barosu olarak bu yönlü hem bu tahrike yol açan kişiler hakkında hem de bu videoları kahramanlıkmış gibi yansıtan sosyal medya hesaplarını tespit edip bunlar hakkında suç duyurusunda bulunduk” dedi. Depreme maruz kalan ve ailesi bulunmayan çocukların tarikatlara verildiği yönünde birçok haber ile karşılaştıklarını aktaran Özaras, “Biz de yaptığımız araştırmalarda bu yönlü tespitler edindik. İleri sürülen hususlarda suç duyurularında bulunduk ve savcılıklardan gerekli müdahaleyi talep ettik” diye vurguladı. Özaras, son olarak, Van Barosu olarak yaşanan hak ihlallerini engellemeye yönelik çalışmaları süreç içerisinde gerçekleştirdiklerini ve gerekli suç duyurularında bulunduklarını söyledi. Özaras, bundan sonra yapılacak olan yargılamalara, ceza soruşturmalarının hepsine dâhil olup sonuna kadar takipçisi olacaklarını dile getirdi.
Serhat News