Suriye’deki iç savaş nedeniyle topraklarını terk etmek zorunda kalan mülteciler hala yaşam mücadelesi veriyor. Van’a yerleşen Suriyelilerden Fatma İbiş, “Burada bir çok kişi bize karşı duyduğu nefreti hissettiriyor” diyor.
Suriye İnsan Hakları Gözlemevi’nin (SOHR) verilerine göre, Suriye’de 2011 yılında başlayan iç savaş nedeniyle milyonlarca insan topraklarını terk etmek zorunda kaldı. Yurtsuz bırakılan Suriyeliler, birçok ülkede hala yaşam mücadelesi veriyor. Mültecilerin yoğun olduğu ülkelerden biri de Türkiye. İstatistiklere göre Türkiye’de yaklaşık 5 milyon kayıtlı ve kayıtsız göçen, mülteci var. Savaştan kaçarak Van’a gelen çok sayıda mülteci burada zor koşullarda yaşamını sürdürmeye çalışıyor.
Tuşba ilçesine bağlı Seyrantepe Mahallesi’nde bulunan prefabrik evlerde birçok mülteci kalıyor. Bu mültecilerden biri de Fatma İbiş. Onun hayatı birçok mültecinin kendi ülkesinin dışında yaşadığı sorunları kısa bir özeti. Bugün onun ve ailesinin yaşadığı yere gittik.
‘Ramazan Bayramı’nda çocuklarıma elbise alamayacağım’
Efrin’den 8 yıl önce göç etmek zorunda kalan Fatma İbiş burada en büyük sorunun dışlanmak olduğunu belirtiyor. Türkiye’de gün geçtikçe derinleşen göçmen karşıtı görüşler ve bu görüşlerden doğan saldırganlık onu ve ailesini de etkiyor: “Ekonomik krizden kaynaklı, hemen her gün kapıya gelen yemek artık hafta da iki gün sadece veriliyor. Eşimle yük motor taşıtını alana kadar çok çalıştık. Motoru hurda toplamak için kullanıyoruz. Başka mahallelere de gidemiyoruz gitmek içinde yol ücreti gerekiyor. Mülteci maaşı 1.000 TL’ye yakın para alıyoruz. Beş çocuğum var. İki gün geçinip, üçüncü gün para tükeniyor. Ay sonuna dek buradaki bakkaldan eşyayı borç ediyoruz. Hurdaya her gün çıkamıyoruz. Yakıt pahalı olduğundan dolayı. Günlük hurda geliri 10 ila 20 TL arası. Önceden 20 lira yetiyordu ancak şimdi 100 liranın bile kıymeti yok bu Ramazan Bayramı’nda çocuklarıma elbise alamayacağım.”
‘Karanlıktan kaçtık’
İbiş, Afganların göç yolu üzerindeki Van’da yaşadığından ötürü çok sayıda Afgan göçmenle de karşılaşıyor haliyle. “Yaralarımız aynı” diyor. Suriye’deyken evlerinde binlerce mülteci de ağırlamış. Kimisi İranlı, kimisi Filistin. Türkiye’deki göçmen karşıtı sözlerin kendilerini yaraladığını ekliyor sözlerine: “Bizlere, ‘Suriyeliler buraya geldi rızkımızı yiyorlar. Türkiye’yi bozdular, dönün topraklarınıza’ gibi sözler söylüyorlar. Bizleri iyice yabancı hissine kaptırıyorlar. Ölüme razıyım ama Suriye’ye dönmeye razı değilim. Biz karanlıktan kaçtık.”
‘Hatırlamak istemiyorum o günlerdi’
Suriye’de güzel bir yaşam sürdüklerini belirten İbiş, “Suriye’deyken evimiz her şeyimiz vardı. Savaştan kaynaklı evimiz yandı, kaçmak zorunda kaldık. Canımızdan olmayalım, üzerimize taşlar yağmasın diye kaçtık. Açlık ölümden daha çetindir. Afrin’de 9 ay boyunca bir dairede kaldık. Soğuktu elektrik, su yoktu. Oğlum yıkanmak istiyordu ancak onu çizgi filmlerle oyalıyordum. Hatırlamak istemiyorum o günlerdi. Bu sırada uçakların evleri bombalıyordu. Top atıldığında ne cam ne duvar kalmıyordu. Tek yol kaçıştı.” diyerek sözlerine ağlayarak son veriyor.
(ro)