Tarih boyunca kentler türlü mücadeleler vermişlerdir. Saldırılara, yanlış politikalara ve doğal afetlere karşı koyamamış kentler yıkılmış harabelere dönüşmüş, rant ve çıkara kurban edilmişlerdir.
Karşı koyabilmiş, dayanabilmiş kentler ise günümüze ışık tutarak bugünümüzü aydınlatıyorlar. Bizler de o kentlerden aldığımız mirası bilim teknik ve mühendislik ışığında dönüştürerek yarınlara yaşanabilir bir şekilde bırakmalıyız. Bunun için kent savunuculuğu aynı zamanda yaşam savunuculuğudur.
Savunmanın ilk şartı ise yanlışa ‘’Hayır’’ demektir. Daha öncede dedik şimdi de demeliyiz; kendi payıma ‘’HAYIR’’ yanlış eksik, danışılmamış ortaklaştırılmamış kararlara hayır diyoruz.
Meslek odaları daha önce de söylediler, çağrılarda bulundular, uyardılar, ikaz ettiler, ama maalesef bir arpa boyu yol alınmadığı gibi hiçbir muhatapta bulanamıyor.
Şimdi bir yenisi İpekyolu Belediye ‘Meclisinin’ ‘07.04.2022 tarih 86 sayılı imar plan notları’ kararıdır. Bilmeyenler için plan notu demek; Bir ada, parsel üzerinde yapılması düşünülen inşaat ile alakalı detaylı bilgileri bulabileceğiniz notlardır.
Bu notlar ilgili belediye tarafından veya büyükşehir tarafından belirlenir. Bazen de iki kurumun ortaklaşa verdiği kararlardan oluşur. Örnek üzerinden açıklamak gerekirse; bir arsa alıp üzerine inşaat yapmak istiyorsunuz. Arsanız konut mu? ticari mi? sanayi mi? , ticari + konut mu?, hizmet alanı mı? h (yükseklik ) kaç, TAKS ( oturum şartı ) var mı, KAKS ( emsal ) var mı, yol ve komşu parsel çekmeleri kaç metre olacak gibi şeylere bakabileceğiniz notlardır.
Dolayısıyla bu paylaşılmamış, ortaklaştırılmamış karara ‘’HAYIR’’ demeliyiz/diyoruz.
Plan notları hazırlanırken mutlaka meslek odaları, üniversiteler ve STK’lar sürece dahil edilmeli, ilgili kamu kuruluşlarından görüş alınmalı onlarla beraber süreç yürütülmeli nihai kararı bu kesimlerle almalı.
Daha sonra belediye meclisi kararına bağlanmalı ve alınan kararlar askıya çıkarılmalı. Askı süresince kamu eleştirilerine ve itirazlarına açık tutulmalı askı sürecinde herhangi bir itiraz olmadığı anlaşıldıktan sonra uygulamaya konulmalı.
Ama gelin görün ki; meclisi dağıtılmış belediyeler ilgili meslek odalarına danışmadan, hiçbir STK’dan fikir almadan üniversitenin bağımsız akademik görüşü sorulmadan, yangından mal kaçırır gibi gizli saklı plan notları hazırlayıp karara bağlayarak uygulamaya koyuyorlar.
Bunun sonucu plansız keyfi şehirleşme, kişiye özel plan, yandaşa ada parsel bazlı rant sağlamadır. Bunun sonucu şehrin tamamen kişi çıkarına heba etmektir, kişilerin talanına fırsat oluşturmaktır, bilimden, mühendislikten, tarih ve kültürden uzak tamamen ucube şehirleşme yaratmaktır. En önemlisi, bunun sonucu bölgemizde ki deprem gerçekliğini göz ardı etmektir, olası bir depremde büyük çaplı can ve mal kaybı demektir.
Bütün bunlardan dolayı anlaşılıyor ki; halkın iradesini esas almayan kurumlar halkın menfaatlerini de düşünmüyorlar. Kentlerin bilimsel, akademik, mühendislik kuruluşlarını, STK’larını dikkate almayan kurumlar, o kentlerin yaşanabilir olmasını, geleceğini, sürdürülebilir olmasını, tarih ve kültürel dokusunu da dikkate almıyorlar.
Tarihten derslerle bilimsel, teknik ve mühendislik ışığında kentleri savunmak yaşamı ve geleceği savunmaktır. Ya savunduğunuz kentlerde geleceğiniz olacak ya da geleceği olmayan kentlerde yok olup gideceksiniz!