Kimyasal silah saldırı iddialarını değerlendirdiği için tutuklu yargılanan TTB Başkanı Şebnem Korur Fincancı, “Neymiş bizim suçumuz? Nitelikli, anadilinde ve herkese eşit sağlık hizmeti ve insanlar ölmesin dediğimiz için hedefteyiz” dedi.
Türkiye’nin Zap, Avaşîn ve Metîna bölgelerine yönelik kimyasal silah saldırı iddialarını değerlendirdiği için “örgüt propagandası yapmak” iddiasıyla tutuklanan Türk Tabipler Birliği (TTB) Merkez Konseyi Başkanı Prof. Dr. Şebnem Korur Fincancı’nın yargılandığı davanın 3’üncü duruşması Çağlayan’da bulunan İstanbul 24’üncü Ağır Ceza Mahkemesi’nde görüldü. Duruşmayı çok sayıda sivil toplum örgütü temsilcisi, sanatçı, siyasetçi, insan hakları savunucusu takip etti. Duruşma salonunun küçük olması nedeniyle onlarca kişi kapı ve koridorda kaldı.
Adil yargılama
Başlayan duruşmada söz alan Milli Savunma Bakanlığı avukatı, katılma talebinde bulundu. İddia makamı, talebin reddini talep etti. Mahkeme, MSB’nin katılma talebini üçüncü kez reddetti. Esasa ilişkin mütalaasını tekrar eden iddia makamının ardından söz alan Diyarbakır Baro Başkanı Nahit Eren, adil yargılamaya dikkat çekti. Eren, “Duruşma salonunun değişmesi talebimizi ısrarla reddediyorsunuz. Ret kararınızda da somut bir gerekçe yok. Hala üç avukatla sınırlıyorsunuz. Bu dosyayı hızlıca bitirmek mi istiyorsunuz? Örgüt faaliyeti çerçevesinde mi karar veriyorsunuz? Bir an önce uygun bir salonda yargılama yapılması ve avukat sınırlamasını da kaldırmanız gerekiyor” diyerek tepki gösterdi.
‘Savunma hakkı’
Önceki iki duruşmada da olduğu gibi avukatlar, bu koşullarda adil bir yargılamanın söz konusu olamayacağını belirterek, duruşmanın büyük bir salona taşınması talebini yineledi. Avukatlar, “örgüt propagandası” iddiasıyla yapılan yargılamalarda üç avukat sınırı olmadığına dikkat çekerek, adil yargılanma hakkının ihlal edildiğini söyledi.
‘Ama nafile’
Söz alan Fincancı, kendisi ile gösterilen dayanışmadan dolayı mutlu olduğunu söyledi. Fincancı, “Buna tanıklık etmek çok kıymetli. Karar ne olursa olsun, bizi bir araya getiren bu duyguyu, yurttaşlık bilincini, kolektif varoluşu sağlamak önemli. TTB 70 yıl önce tam da bu amaçla ve anayasal güvenceyle kurulmuştur. Bu yıl yasayla kuruluşunun 70’inci yılını kutlayacağız. Bu dava üzerinden yaratılmak istenen korku iklimi, ifade, düşünce ve bilim özgürlüğüne yasak anlamına gelmektedir. Ama nafile! Korkunun ecele faydası yok! Bizim örgütümüz TTB’dir! Bir daha kimyasal silahı kimse ağzına alamıyorsa bu korku ikliminin bir göstergesi” diye konuştu.
‘Neymiş suçumuz?’
Fincancı, “Neymiş bizim suçumuz? Nitelikli, anadilinde ve herkese eşit sağlık hizmeti dediğimiz için. Üç beş dakikada muayene olmaz, bununla sağlığa erişemezsiniz dediğimiz için. İnsanlar ölmesin dediğimiz için. Sağlıkta şiddet, niteliksiz sağlık hizmetine dönüştüren bu projeye karşı çıktığımız için. Ekolojik krize karşı durduğumuz için. Unutmadım ben İkizdere’de öldürülen o kırmızı balığı, onu savunmak için bu memleketteyim ben. Pandemide ekonomi ve siyasetin halkın sağlık hakkının önüne geçtiği için hedefteyiz. Kayyım rektörlere karşı çıktığımız için. Demokrasinin, adaletin olmadığı bir ülkede sağlığın da olmadığını söylediğimiz için hedefteyiz” diye konuştu.
Salondakiler, Fincancı’nın savunmasını alkışladı. Duruşma, avukatların beyanları ile devam ediyor.
Serhat News