1. Haberler
  2. Güncel
  3. Üç bin günde bitmeyen KHK adaletsizliği!

Üç bin günde bitmeyen KHK adaletsizliği!

featured
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

Toplumu birleştirme ve kamuoyuna güven verme sorumluluğu olan iktidarın en üst perdenden ayrımcı, kutuplaştırıcı ve terörize edici söylem ve pratiklerin odağı olduğu nadir ülkelerden birisi Türkiye’dir.  Türkiye’de formel olarak 20 Temmuz 2016’da başlayan ve 2018 Temmuz’unda son bulan OHAL-KHK’leri ile kamu kurumlarından 152 binden fazla kişi sorgusuz sualsiz bir şekilde işlerinden atıldı.

152 bin kişi dışında da sözleşmesi yenilenmeyen, sakıncalı bulunan, kadrolu statüde olmayan on binlerce kişi bir daha işe başlatılmadı. Olağanüstü hal dönemi için geçici bir uygulama olması gereken KHK-İhraç durumu, OHAL resmi olarak bitmesine rağmen yaklaşık 3 bin gündür bu ülkede devam ediyor.

İktidarın terörle mücadele adı altında toplumu terörize ettiği, kutuplara ayırdığı KHK uygulaması, hukuku ve yasal düzeni flulaştırmış anayasal düzeni askıya almıştır. Bu durum 8 yıldır devam etmektedir. Belirli olması gereken suç ve ceza ilkeleri kişiden kişiye, bölgeden bölgeye, kurumdan kuruma farklılaşmıştır. Aynı iddia ile işinden atılmış yüzbinlerce insanın yargılama süreçleri farklı farklı uygulanmıştır.

8 yıl önce işten atılmasına rağmen hakkında herhangi bir soruşturma yürütülmeyen on binlerce insan, hala işlerine iade edilmeyi bekliyor. Terör gibi ağır bir suçlama iddiası olmasına rağmen bu kişiler hakkında bir soruşturma yürütülmemesi, iktidarın konuya yaklaşımını göstermek için yeterlidir. Öte yandan ihraçlar ve KHK’ler dışında da çeşitli şekillerde milyonlarca insanın bu süreçte “terör” iddiası ile soruşturmadan geçirildiği bir dönemde yaşıyoruz. Bu durumun kendisi demokratik bir hukuk ülkesinde “bir terördür” ve “iktidarın terörle mücadele terörü” olarak ifade edilmelidir.

Bu süreçte 85 milyonluk bir ülkede, 2 milyondan fazla kişinin terör iddiası ile gözaltına alınması, adli kontrole tabi tutulması veya denetimli serbestlik/mahkumiyet kapsamında yaşaması sosyolojik bir vakadır. İktidarın kutuplaştırıcı dili toplumsal bir anomaliye yol açmıştır. Sadece söylemde kalmayan bu ayrımcı siyaset ülkenin birlikte yaşam umudunu dinamitlemiştir. Aileleri parçalamış, toplumsal güveni zedelemiştir.

Geçen 8 yıl boyunca KHK’lilerin maruz kaldığı adaletsizlik ve hukuksuzluğa hala kani olmayanlar veya bu konuda yeterince bilgi sahibi olmayanlar için aşağıdaki özet listeyi maalesef dönem dönem hatırlatmak zorundayız.

KHK’liler; haklarında her hangi bir iddia, iddianame, soruşturma, kovuşturma, yargılama, hüküm işlemi yapılmadan, savunmaları alınmadan, savunma imkanı sunulmadan, masuniyet karinesi ihlal edilerek, temel hak ve hürriyetleri ihlal edilen yüzbinlerdir. Sadece kendileri değil tüm aile mensupları da bu terörize eden uygulamanın mağdurudur.

KHK’lilerin çalışma hakkını, hukuk dışı bir şekilde gasp eden AKP-MHP iktidarı çalışma hakkına doğrudan içkin olan sosyal güvenlik ve sağlık haklarını, emeklilik haklarını, yıllık izin, kıdem, ilerleme, sendikal örgütlenme ve çalışmaya bağlı diğer haklarını da hukuksuzca ihlal etmiştir.

KHK’lerle hukuksuz bir şekilde işleri elinden alınmış kişilere, yurtdışı çıkış yasağı, denetimli serbestlik ve adli kontrol uygulamaları, pasaport yasağı dahil birçok hak ve kamusal hizmet mahrumiyeti dayatılmıştır. Çoğunluğu üniversite mezunu ve deneyimli olan KHK’lilerin temel mesleklerini icra etmeleri engellenmiştir. Nitelikli bir işsizlik devlet gücüyle açığa çıkarılmıştır.

Ancak ilk yıl hiçbir yargı ve idari başvuru yolu olmayan KHK’liler daha sonra yine hukuksuz olan OHAL Komisyonuna başvuruya yönlendirilmiştir. 2017’de başvuruları almaya başlayan bu hukuk dışı komisyon uzun bir süre ret veya kabul kararı vermemiştir. 5 yıl insanları mağdur eden bu “hukuksuzluk komisyonu” yüzde 87 oranında ret kararı ile insanları bir kere daha mağdur etmiştir. Bu komisyonun hukuki bir kaygı ile iş yapmadığı esas amacının “mahkemelere, bu arada AYM ve AİHM gidişi ertelemek” olduğunu vicdan ve hukuk bilinci olan herkes biliyor ve ifade ediyor.

OHAL komisyonunun 2023 yılında feshedilmesi ile yüzbinlerce KHK’li yine hukuk dışı olan “özel yetkili” idare mahkemelerine yönlendirildi. İnsanları 81 ilden ve neredeyse tüm kurumlardan ihraç eden “KHK Faşizmi”, başvuru için sadece Ankara’dan ve çok sınırlı sayıda idare mahkemesini yetkili kıldı. Bu mahkemelerin de OHAL komisyonundan bir farkının olmadığını, aldığı hukuk dışı kararlardan anlayabiliriz. Kişiler hakkında yıllarca karar vermeyen bu hukuk dışı özel yetkili mahkemelerin de amacı, üst yargı yollarına gidişin önünü mümkün olduğunca tıkamak ve AYM-AİHM’e gidişi ertelemektir. Yani hukuktan olabildiğince kaçmaktır.

Son zamanlarda gittikçe yaygınlaşan başka bir KHK hukuksuzluğu da nadir de olsa çıkan “kabul” kararlarına karşı, bu defa kamu kurumlarının “yürütmeyi durdurma” yoluna başvurması ve sürecin yeniden tıkanması şeklinde olmasıdır. Haksız bir şekilde işten atıldığı yargı kararı ile açığa çıkan bu ihraçların bir kere daha mağdur edildiği bu süreçte, ihraç edilen kişinin hukuken kazandığı tazminatlar ya hiç ödenmemekte, ya geç ödenmekte veya eksik ödenmektedir.

Yine istisnai de olsa “kabul alabilen” kamu emekçilerinin kurumlarına döndüklerinde AKP-MHP iktidarının atadığı yöneticilerin mobbingine maruz kaldığı, görev yerlerinin keyfi bir şekilde değiştirildiği, hak ettikleri birçok tazminat/kariyer ilerlemesi için yeniden yargı yoluna başvurmak zorunda kalındığı ve ortaya çıkan hukuksuzluğa rağmen idarenin zorbalıkta/hukuksuzlukta ısrar ettiği durumlar sık sık yaşanmaktadır.

Yüzbinlerce KHK’linin bu süreç içerisinde psikolojik, ekonomik ve toplumsal sorunlara maruz kaldığı, kişisel ve ailevi problemlerine çözüm bulamadığını biliyoruz. Yaşanan süreçte sağlığını kaybeden on binlerce KHK’linin bir sağlık güvencesinin olmadığı bir süreç dayatıldı. Özel sektörde sigortalı çalışma durumunda dahi KHK’lilerin mağduriyetleri artmaktadır. İşe iade durumunda bazı kurumların bu dönemler için mahsup yoluna gittiği ve bu nedenle KHK’linin kaybının arttığını da görüyoruz.

Öte yandan bu uzun süreçte maalesef yaşamını yitiren binden fazla KHK’linin olduğu bilinmektedir. Kimi göç yollarında, kimi iş cinayetlerinde, kimi uzun süren sağlık sorunları ile mücadele ederken, kimi haksız gözaltı ve tutukluluk koşullarında yaşamını yitiren KHK’lerden “öldüğü halde işine iade edilen” yani “pardon denilen” yüze yakın KHK’li var ama artık aramızda değil! Bu kişilerden biri olan ve Van’da Belediye’de çalışırken ihraç edilen Özgür Ersoy ÖZVAN’ın ölümünün üzerinden 3 yıldan fazla geçti. Geçen gün Van Büyükşehir Belediyesi’nin İnternet sayfasından O’nun anma haberini görünce bu yazıyı bir kere daha yazma/hatırlatma ihtiyacı hissettim. Yıllar çok hızlı geçiyor bu KHK zulmü yaşamlarımızdan, yanı başımızdaki kişilerden binlerce ömrü çalmaya devam ediyor.

Sonuç olarak açığa çıkardığı hak ihlalleri ile Türkiye’deki KHK meselesi, başka birçok konu ile birlikte Türkiye’de adaletsizlik sisteminin temel göstergelerinden biri haline gelmiştir. OHAL döneminde olağan hukuka aykırı bir şekilde çıkarılan KHK’lerin, kalıcı sonuçlarının evrensel hukuka ve temel insan hakları mevzuatına aykırı olması nedeniyle hızlı bir şekilde ortadan kaldırılması gereklidir.

Serhat News

Tepki Ver | mutlu3
3
mutlu
Mutlu
2
_zg_n
Üzgün
1
sinirli
Sinirli
1
_a_rm_
Şaşırmış
Üç bin günde bitmeyen KHK adaletsizliği!
Yorum Yap

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir