22 Mart “Dünya Su Günü” ve “Ormancılık Günü’ne ilişkin açıklama yapan Van ÇEV-DER, Van’ın su fakiri kentlerin başında gelmeye başladığına dikkat çekerek, yaşanan orman kayıplarınında büyük bir tehdit olduğuna vurgu yaptı.
Van ÇEV-DER, 22 Mart “Su Günü” ve “Ormancılık Günü’ne ilişkin dernek binasında açıklama yaptı. Açıklamayı kurumlar adına ÇEV-DER Başkanı Ali Kalçık yaparken, ormanların enerji, madencilik, mega projeler, endüstriyel tarım gibi faaliyetlerle, rant uğruna yok edildiğine dikkat çekti. Orman idaresinin ormana ekosistem olarak değil, kereste gözüyle baktığını ifade eden Kalçık, “İklim krizine karşı en önemli karbon yutak alanı olan ormanlarımızdan tek bir dalın dahi kopartılmasına tahammülümüz yok” dedi.
‘Biyolojin çeşitlilik kaybı en büyük tehdittir’
Ormansızlaşmaya neden olan tüm faaliyetlerin acilen son bulması gerektiği çağrısında bulunan Kalçık, “Dünya Ormancılık Günü’nde herkesi ormanlarımız için dayanışmaya çağırıyoruz. 21 Mart Dünya Ormancılık Günü’nde, insanların karşı karşıya kaldığı en büyük tehdidin iklim krizi ve biyolojik çeşitlilik kaybı olduğunu su ve orman ilişkisini Kullanılabilir suyun yüzde 50’sinden fazlasının ormanlardan geldiğini ormanları korumanın iklim değişikliğiyle mücadele için vazgeçilmez olduğudur. İklim krizi ve biyolojik çeşitlilik kaybı; su ve gıda güvenliğinden sağlık sorunlarına, aşırı hava olaylarından iklim kaynaklı göçlere kadar yol açtığı büyük sorunlar sebebiyle günümüzün en büyük tehditleri olarak değerlendirilmelidir” dedi.
‘Orman varlığının arttırılması gerekiyor’
Sorunların çözümü için ilk sırada ormanların korunması ile orman varlığının artırılması gerektiğinin altını çize Kalçık, “Ormanların canlılar için sayılamayacak hizmetler sunduğunun ormanların insan sağlığı için önemli oluşu bu doğal varlıkların titizlikle korunması gerektiğine dikkat edilmelidir. Dünyada orman varlığı hızla yok edildiğinin son 300 yılda Amerika Birleşik Devletleri’nin yaklaşık 1,5 katı kadar orman alanı yok edildi. Son 50 yılda sadece yaşamı ormana bağlı türlerdeki kayıp yüzde 47 oldu. Bununla birlikte iklim krizinin etkisiyle yaşanan orman yangınlarındaki artış da, bu çok kıymetli doğal varlıklarımızın yok olmasına sebep oluyor. Her bir orman tahribatı, iklim değişikliği ve biyolojik çeşitlilik kaybının yarattığı sorunların artması demektir. Çeşitli amaçlarla tahrip edilen ormanların kaybı yaşamın kaybıdır” diye konuştu.
22 Mart Dünya Su Günü
Ardından “Dünya Su Günü”ne ilişkin konuşan Kalçık, ‘Uluslararası Dünya Su Günü’nün her yıl 22 Mart’ta Tatlısu kaynaklarının önemine dikkat çekmek ve Tatlısu kaynaklarının sürdürülebilir yönetimine odaklanmasını sağlanmak amacıyla kutlandığını anımsattı. Kalçık, korunması gereken varlıklardan olan ve dünyanın en önemli konusu haline gelen suyun olmadığı ya da kirlendiği yerde yaşamın olamayacağının altını çizdi. Suyun stratejik, sosyal, ekonomik ve ekolojik yaşamın için önemi tartışılmaz olduğunu kaydeden Kaçık, “Su; yaşamın temelini oluşturan vazgeçilmez bir değerdir. Artan nüfus, küresel ısınma ve atık suyun yeterince arıtılmadan doğaya bırakılması ve benzeri sebeplerden su döngüsünde gözlemlenen değişimler milyonlarca insanın temiz suya erişimini problemli hale getirmekte ya da hiç erişememelerine neden olmaktadır. Önümüzdeki yıllarda daha geniş bir nüfusun temiz ve güvenilir su kaynaklarına erişim probleminden etkileneceği öngörülüyor” diye ifade etti.
‘2,5 milyar insan temiz suya erişim sağlayamıyor’
Dünya Sağlık Örgütü’nün günde yaklaşık 22 litre suyun insanların temel kullanım ve temizlik ihtiyacını karşılayabileceğini ifade eden Kalçık, “Dünya’da 2,5 milyar insanın ise temiz su kaynağına erişim imkânı bulunmuyor. Yılda kişi başına düşen yıllık kullanılabilir su miktarı 5 bin metreküpten fazla olan ülkeler su zengini kabul edilebilir. Kişi başına yıllık su tüketimi bin metreküpten az olan ülkeler su fakiri olarak kabul edilmektedir. Dünya su kaynaklarının kısıtlı oluşuna karşı, dünyadaki su tüketimi son 50 yılda çarpıcı bir şekilde artmıştır” ifadelerini kullandı.
Türkiye’ de suyun yüzde 72’si sulama,yüzde 11’i sanayi ve yüzde 16’sının içme suyu olarak kullanıldığının altını çizen Kalçık sözlerini şu şekilde sürdürdü:
‘İsraf çok ciddi boyutlarda’
“Dünyada olduğu gibi Türkiye ve Van’da da nüfusun artışı, iklim değişikliği ve kirlilik gibi sorunlar su kaynakları üzerindeki baskıyı artırmaya devam ediyor. Yeraltı su kaynaklarının bilinçsizce tüketilmesi ve suyun kalitesinin bozulması konuları da ciddi bir şekilde gündeme gelirken suların korunması içinde çağrılar sürüyor. Bu kış yoğun yağış alınmaması Van’daki içme suyu, baraj, göl seviyeleri kritik sınırın altına düşerken su konusunda azalma yaşanıyor. İsraf çok ciddi boyutlarda. Kentimizde, bölgemizde ve ülkemizde en büyük kuraklık sürecini yaşarken son 5 yılda yaşanan en büyük payı kentimiz aldı. İklim değişikliği gibi sebeplerle su en büyük sorunlardan biri haline gelirken su kaynakları tükenmeye devam ediyor.”
‘Van su fakiri kentlerin başında geliyor’
Geçen bir kaç yıllık zaman dilimi içerisinde kuraklığın Van’ı ciddi manada etkilediğine dikkat çeken Kalçık, Van’ın su fakiri kentlerin başında gelmeye başladığına vurgu yaptı. Bir dönemler 50 yıla yeteceği planlanan su stoklarının ciddi manada düştüğünü aktaran Kalçık, “Kentin ileriki süreçte ciddi bir su sıkıntısı yaşayacağı ile ilgili açıklamalar son iki yılın en önemli gündemi oldu. Öte yandan kentteki birçok göl kururken Van gölü tarihin en büyük çekilmesi yaşadı. Bu olumsuzluklara rağmen kentte yanlış su kullanımı, yanlış tarımsal sulama gibi kentin israf ettiği suyun farkında olmadığını ilerde kenti ciddi tehlikeler bekliyor. Van’da kişi başına düşen su miktarı yüzde 30’ların altına düşmesi ile iklim değişikliği ve küresel ısınma ne derece tehlikeli boyutu ulaştığını ortaya çıkmaktadır. Van’da kişi başına düşen su miktarı günlük 150 litre,1 milyon 200 bin nüfuslu kentimizde yıllık 60 milyon metreküp civarındadır, tarım, hayvancılık ve sanayide kullanılan su miktarı 2-3 katına çıkacaktır. Kuraklığa bağlı gölet ve su depolama alanlarına ihtiyaç olacağı suyun idareli kullanmayı öğrendiğimizde ve israf etmekten vazgeçtiğimiz taktirde bu sular bize yetmeyecektir” dedi.
Kalçık, Van gölü kıyılarının imara açılmasının da suya gösterilen değerin açık göstergesi olduğunu aktararak, “Kuraklıkla karşı karşıya kaldığımız bu dönemde, dünya değerimiz olan Van gölü iklim değişikliği ve küresel ısınmadan dolayı suyun azalmasına, yağışlarda yaşanan düşüşler doğal olarak tedbir almamız zorunlu kılmaktadır. Suyun kirlenmesine ticari meta haline gelmesine sesiz kalamayız. Özellikle önem taşıdığı bir dönemde kendi suyumuzu sahiplenmemiz en büyük ihtiyacımızdır” çağrısında bulundu.
Serhat News
[…] Kaynak: serhatnews […]