Van’da 2011 yılında yaşanan depremin yıl dönümünde yapılan açıklamada gerekli tedbirlerin alınması çağrısında bulunuldu. Kentte açılan fotoğraf sergisinde ise yaşanan acılar tazelendi.
Van’da 13 yıl önce meydana gelen ve büyük yıkıma yol açan 7,2 ve 5,6 büyüklüğündeki depremlerin ardından yaşanan acılar, aradan geçen zamana rağmen unutulmuyor. Acıların yanı sıra kentin depreme hazır olmayışı da tazeliğini kuruyor. Kentte yapılan açıklamalarla yaşamını yitirenler anıldı. İlk açıklama DEM Parti Van İl binasında yapıldı. Açıklamaya DEM Parti Van Milletvekili Mahmut Dindar, DBP Van İl Eşbaşkanları Cemal Demir, Gönül Uzunay, DEM Parti Van il Eşbaşkanları Gülşen Kurt, Veysi Dilekçi ile yöneticiler katıldı. Konuşmasında depremde ölenleri anarak başlayan il Eşbaşkanları Gülşen Kurt, yetkililerden depremle ilgili kalıcı çözümlerin alınmasını istedi. Kurt, “Geçmiş dönemlerde yaşanan depremler; deprem öncesi, deprem sırası ve deprem sonrasında yapılması gerekenler konusunda hem kamunun hem de devletin gerekli önlemleri almadığını göstermektedir. 13 yıl önce bugün Van’da 7,2 şiddetinde yaşanan deprem, ilimizin deprem gerçeğini bir kere tüm boyutlarıyla açığa çıkarmıştı. Öncesinde de 1941 Erciş, 1945 Çatak, 1972 Van Merkez, 1976 Çaldıran, 1977 Erciş depremleri ilimizin büyük depremlere hazır olması gerektiğini göstermektedir. Bu depremlerde gerekli tedbirler alınmadığı için binlerce yurttaşımız yaşamını yitirmiş çok daha fazlası engelli kalmıştır.” dedi.
Kayyum vurgusu
Konuşmasında kayyum uygulamalarına da dikkat çeken Kurt şunlara dikkat çekildi: “Hem deprem sonrasında merkezi yönetimin halkımıza yönelik ayrımcı tutumları hem 8 yıllık kayyum gaspı döneminde depreme yönelik hiçbir tedbirin alınmaması halkımızın hafızasındadır. Kayyum belediyelerimizin depreme karşı alabileceği tedbirlerin imkanlarını diğer kurumlara devretmiş, belediyelerimizin bu yöndeki girişimlerini engellemiştir. Geldiğimiz aşamada belediyelerimiz bünyesinde Afet Koordinasyon birimlerinin oluşturulmaya başlandığını görüyoruz. Bu kapsamda yetkili birimlerin, dayanışma ağlarının kurulması bizzat kayyum gaspı ile engellenmiştir. Depremlerde can kayıplarının, yaralanma ve engelli kalma durumlarının daha az yaşanması, maddi ve manevi kayıpların önlenmesi için gerekli tespitlerin ortaya konulabilmesi, gerekli girişimlerin başlatılması ve yasal değişiklik ihtiyaçlarının giderilmesi gerekmektedir. Kamu binalarının depremde ilk yıkılan binalar arasında olması bu konudaki yolsuzluk ve denetimsizliği göstermektedir. İnşaat ve yapı işlerinde bilimsel ve mesleki gereklilikler mutlaka dikkate alınmalı rant değil yaşam korunmalıdır”.
Resim sergisi açıldı
Etkinlikler kapsamında Van Kent meydanında resim sergisi açıldı. Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği Van İl Koordinasyonu tarafından açılan sergiye siyasi parti temsilcileri ile sivil toplum örgütü temsilcileri de katıldı. Açılışta konuşan Ziraat Mühendisleri Odası Van Şube Başkanı Engin Işık, gerekli tedbirlerin alınması konusunda yetkilileri bir kez daha uyararak, “23 Ekim 2011 tarihinde Van ilimizde meydana gelen 7.2 büyüklüğündeki deprem, hepimizi derin bir acıya sürüklemiş ve bir kez daha ülkemizin deprem gerçeğiyle karşı karşıya kalmasına neden olmuştur. Bu deprem, yalnızca bir doğa olayı değil, aynı zamanda mühendislik hizmetlerindeki eksikliklerin ve yetersiz denetim mekanizmalarının nelere mal olabileceğini tüm açıklığıyla gözler önüne sermiştir. Van Büyükşehir Belediyesi, Afet İşleri Dairesi Başkanlığı ve TMMOB Van İl Koordinasyon Kurulu olarak, 13 yıl önce yaşanan bu felaketi hatırlatarak, hem kaybettiğimiz vatandaşlarımızı anıyor hem de depremlere karşı alınması gereken önlemler konusunda bir kez daha uyarıda bulunuyoruz.” diye konuştu.
Sadece teknik yöntemlerle çözülmez
Açıklamasında yapılması gerekenlere de dikkat çeken Işık, şunlara dikkat çekti: “TMMOB ve Van Büyükşehir Belediyesi olarak, geçmişteki açıklamalarımızda da vurguladığımız gibi, deprem bölgelerinde inşa edilen yapıların mühendislik hizmeti almadan yapılmasının, plansız yapılaşmanın ve yetersiz denetimlerin yaratacağı risklere dikkat çekmiştik. Van Depremi, yapıların inşa edilme süreçlerinde sadece teknik denetimlerin değil, aynı zamanda şehir planlama ve mühendislik hizmetlerinin bütünleşik bir yaklaşımla ele alınması gerektiğini göstermiştir. Van Depremi sonrasında başlatılan kentsel dönüşüm çalışmaları, riskli yapıların yıkılması ve yenilenmesi açısından önemli adımlar içerse de, ne yazık ki bu süreçte bilimsel veriler ve mühendislik disiplinlerinin yeterince dikkate alınmadığı pek çok örnek görülmüştür. Kentsel dönüşüm projeleri, yerel topoğrafya, zemin etütleri, mikrobölgeleme çalışmaları gibi bilimsel verilere dayalı olarak yürütülmelidir. Rant odaklı projeler değil, insan güvenliği ve toplum yararını esas alan planlamalar yapılmalıdır.”
Işık açıklamada şu başlıklara dikkat çekti:
Afet risklerinin azaltılması ve gelecekteki depremlerden korunma amacıyla kentsel dönüşüm, sadece yapıların yenilenmesiyle sınırlı kalmamalı, şehir planlama ve mimarlık ilkelerine uygun olarak geniş kapsamlı bir afet yönetimi stratejisi çerçevesinde ele alınmalıdır. Yapı denetim sisteminin güçlendirilmesi, özellikle riskli binaların tespiti ve güçlendirilmesi konusunda daha kararlı adımlar atılmasını zorunlu kılmaktadır.
Acil Toplanma Alanlarının Korunması ve Planlanması
Depremler sadece yapıları değil, toplumsal düzeni de altüst eder. Bu nedenle, afet anında halkın güvenli bir şekilde toplanabileceği Acil Toplanma Alanları, afet yönetiminin kritik bir parçasıdır. TMMOB olarak geçmiş basın açıklamalarımızda da belirttiğimiz gibi, bu alanların korunması ve artırılması, deprem sonrası acil müdahale süreçlerinin başarısında hayati bir rol oynamaktadır.
Van Depremi sonrasında ortaya çıkan gereksinimlerden biri de bu alanların yetersizliği olmuştur. Afet durumunda kişi başına 2 metrekareden az olmamak şartıyla belirlenmiş alanlar, şehir planlama süreçlerinde kesinlikle göz ardı edilmemelidir. Ancak ne yazık ki, ülkemizde bu alanların imar baskısı altında kaldığını, bazı şehirlerde rant projelerine kurban edildiğini görmekteyiz. Bu alanlar, afet anında halkın güvenle bir araya gelebileceği hayati bölgeler olup, korunmaları için gerekli yasal düzenlemelerin yapılması şarttır.
6 Şubat 2023 Depremleri: Deprem Yönetim Sisteminin Yetersizlikleri
6 Şubat 2023’te Kahramanmaraş merkezli olarak yaşanan depremler, ülkemizin depremle ilgili aldığı tedbirlerin yetersizliğini bir kez daha gözler önüne sermiştir. Van Depremi gibi geçmişte yaşanan felaketlerden yeterince ders alınmış olsaydı, 2023 depremleri sırasında yaşanan kayıplar çok daha düşük olabilirdi. Bu büyük felaket, deprem yönetimi ve yapı denetim sisteminin eksikliklerini ortaya koymuş, bu alanlarda ciddi bir revizyonun gerekliliğini göstermiştir.
TMMOB, daha önceki yıllarda olduğu gibi, her türlü bilimsel ve teknik birikimi bu süreçlerin iyileştirilmesi için sunmaya hazırdır. Afetlere karşı daha dirençli şehirler yaratmak, bilimsel ve mühendislik verilerine dayalı olarak, toplumsal yararı esas alan politikalar üretmek zorundayız.
Deprem Gerçeği ile Yaşamak: Alınması Gereken Önlemler
Van Depremi ve 2023 depremlerinden çıkarılacak en önemli ders, yapılaşma süreçlerinin sadece ekonomik kazanç değil, insan güvenliği ve toplumsal refah odaklı olması gerektiğidir. Zemin etütleri, statik hesaplamalar, yapı malzemelerinin kalitesi gibi mühendislik verileri göz ardı edildiğinde, depremlerin ne denli büyük kayıplara yol açabileceği ortadadır. Ülkemizdeki yapı denetim sisteminin daha sıkı ve etkili bir şekilde yürütülmesi, olası depremlerde can ve mal kaybını en aza indirmek için hayati öneme sahiptir.
TMMOB ve Van Büyükşehir Belediyesi olarak, depremlere karşı mühendislik ilkelerine dayalı bir yapılaşma politikasının oluşturulmasını talep ediyoruz. Yerel ve merkezi yönetimlerin, şehir planlamalarını bilimsel veriler doğrultusunda şekillendirmesi, afet risklerini azaltacak adımları atması gerekmektedir. Yer bilimleri, inşaat mühendisliği ve şehir planlama disiplinleri arasındaki iş birliğinin güçlendirilmesi, daha güvenli ve dayanıklı şehirler inşa etmek için zorunludur.
Sonuç
23 Ekim 2011 Van Depremi’nin yıl dönümünde, kaybettiğimiz vatandaşlarımızı saygıyla anarken, bu felaketin bizlere gösterdiği eksikliklerin giderilmesi gerektiğini bir kez daha vurguluyoruz. Bilimsel ve teknik bilgilere dayalı bir deprem yönetimi stratejisinin oluşturulması, mühendislik hizmetlerinin daha etkin bir şekilde kullanılması ve kentsel dönüşüm süreçlerinin hızlandırılması, ülkemizin depremlere karşı daha hazırlıklı hale gelmesi için kaçınılmazdır.
TMMOB olarak, deprem gerçeği ile yaşamak zorunda olduğumuz bu coğrafyada, daha güvenli, dayanıklı ve bilimsel temellere dayalı şehirler inşa etmek için üzerimize düşen her türlü sorumluluğu almaya hazır olduğumuzu bir kez daha belirtmek isteriz.
Van Büyükşehir Belediyesi ve TMMOB Van İl Koordinasyon Kurulu
TMMOB Van İl Koordinasyon Kurulu Basın Açıklaması
23 Ekim 2011 Van Depremi: Unutmayacağız, Unutturmayacağız
23 Ekim 2011 Van Depremi’nin 13. Yıl Dönümünde: Deprem Gerçeği ve Alınması Gereken Dersler
23 Ekim 2011 tarihinde Van ilimizde meydana gelen 7.2 büyüklüğündeki deprem, hepimizi derin bir acıya sürüklemiş ve bir kez daha ülkemizin deprem gerçeğiyle karşı karşıya kalmasına neden olmuştur. Bu deprem, yalnızca bir doğa olayı değil, aynı zamanda mühendislik hizmetlerindeki eksikliklerin ve yetersiz denetim mekanizmalarının nelere mal olabileceğini tüm açıklığıyla gözler önüne sermiştir. Van Büyükşehir Belediyesi, Afet İşleri Dairesi Başkanlığı ve TMMOB Van İl Koordinasyon Kurulu olarak, 13 yıl önce yaşanan bu felaketi hatırlatarak, hem kaybettiğimiz vatandaşlarımızı anıyor hem de depremlere karşı alınması gereken önlemler konusunda bir kez daha uyarıda bulunuyoruz.
Van Depremi: Yapısal Yetersizlikler ve Teknik Eksiklikler
Van, ülkemizin en aktif deprem kuşaklarından biri olan Doğu Anadolu Fay Hattı‘na yakın bir konumda yer almakta olup, yüksek deprem riski altındadır. Van Depremi sonrası ortaya çıkan büyük yıkım, özellikle yapı stokunun mühendislik hizmetleri açısından yetersiz olduğunu, binaların yeterli statik analizler yapılmadan ve gerekli malzeme standartlarına uygun olmadan inşa edildiğini ortaya koymuştur. Deprem mühendisliği disiplininin gerektirdiği analizlerin yapılmadığı, yer bilimleri verilerinin yeterince dikkate alınmadığı yapılar, maalesef çok sayıda can kaybına neden olmuştur.
TMMOB ve Van Büyükşehir Belediyesi olarak, geçmişteki açıklamalarımızda da vurguladığımız gibi, deprem bölgelerinde inşa edilen yapıların mühendislik hizmeti almadan yapılmasının, plansız yapılaşmanın ve yetersiz denetimlerin yaratacağı risklere dikkat çekmiştik. Van Depremi, yapıların inşa edilme süreçlerinde sadece teknik denetimlerin değil, aynı zamanda şehir planlama ve mühendislik hizmetlerinin bütünleşik bir yaklaşımla ele alınması gerektiğini göstermiştir.
Afet Yönetimi ve Kentsel Dönüşümün Bilimsel İlkelerle Yürütülmesi
Van Depremi sonrasında başlatılan kentsel dönüşüm çalışmaları, riskli yapıların yıkılması ve yenilenmesi açısından önemli adımlar içerse de, ne yazık ki bu süreçte bilimsel veriler ve mühendislik disiplinlerinin yeterince dikkate alınmadığı pek çok örnek görülmüştür. Kentsel dönüşüm projeleri, yerel topoğrafya, zemin etütleri, mikrobölgeleme çalışmaları gibi bilimsel verilere dayalı olarak yürütülmelidir. Rant odaklı projeler değil, insan güvenliği ve toplum yararını esas alan planlamalar yapılmalıdır.
Afet risklerinin azaltılması ve gelecekteki depremlerden korunma amacıyla kentsel dönüşüm, sadece yapıların yenilenmesiyle sınırlı kalmamalı, şehir planlama ve mimarlık ilkelerine uygun olarak geniş kapsamlı bir afet yönetimi stratejisi çerçevesinde ele alınmalıdır. Yapı denetim sisteminin güçlendirilmesi, özellikle riskli binaların tespiti ve güçlendirilmesi konusunda daha kararlı adımlar atılmasını zorunlu kılmaktadır.
Acil Toplanma Alanlarının Korunması ve Planlanması
Depremler sadece yapıları değil, toplumsal düzeni de altüst eder. Bu nedenle, afet anında halkın güvenli bir şekilde toplanabileceği Acil Toplanma Alanları, afet yönetiminin kritik bir parçasıdır. TMMOB olarak geçmiş basın açıklamalarımızda da belirttiğimiz gibi, bu alanların korunması ve artırılması, deprem sonrası acil müdahale süreçlerinin başarısında hayati bir rol oynamaktadır.
Van Depremi sonrasında ortaya çıkan gereksinimlerden biri de bu alanların yetersizliği olmuştur. Afet durumunda kişi başına 2 metrekareden az olmamak şartıyla belirlenmiş alanlar, şehir planlama süreçlerinde kesinlikle göz ardı edilmemelidir. Ancak ne yazık ki, ülkemizde bu alanların imar baskısı altında kaldığını, bazı şehirlerde rant projelerine kurban edildiğini görmekteyiz. Bu alanlar, afet anında halkın güvenle bir araya gelebileceği hayati bölgeler olup, korunmaları için gerekli yasal düzenlemelerin yapılması şarttır.
6 Şubat 2023 Depremleri: Deprem Yönetim Sisteminin Yetersizlikleri
6 Şubat 2023’te Kahramanmaraş merkezli olarak yaşanan depremler, ülkemizin depremle ilgili aldığı tedbirlerin yetersizliğini bir kez daha gözler önüne sermiştir. Van Depremi gibi geçmişte yaşanan felaketlerden yeterince ders alınmış olsaydı, 2023 depremleri sırasında yaşanan kayıplar çok daha düşük olabilirdi. Bu büyük felaket, deprem yönetimi ve yapı denetim sisteminin eksikliklerini ortaya koymuş, bu alanlarda ciddi bir revizyonun gerekliliğini göstermiştir.
TMMOB, daha önceki yıllarda olduğu gibi, her türlü bilimsel ve teknik birikimi bu süreçlerin iyileştirilmesi için sunmaya hazırdır. Afetlere karşı daha dirençli şehirler yaratmak, bilimsel ve mühendislik verilerine dayalı olarak, toplumsal yararı esas alan politikalar üretmek zorundayız.
Deprem Gerçeği ile Yaşamak: Alınması Gereken Önlemler
Van Depremi ve 2023 depremlerinden çıkarılacak en önemli ders, yapılaşma süreçlerinin sadece ekonomik kazanç değil, insan güvenliği ve toplumsal refah odaklı olması gerektiğidir. Zemin etütleri, statik hesaplamalar, yapı malzemelerinin kalitesi gibi mühendislik verileri göz ardı edildiğinde, depremlerin ne denli büyük kayıplara yol açabileceği ortadadır. Ülkemizdeki yapı denetim sisteminin daha sıkı ve etkili bir şekilde yürütülmesi, olası depremlerde can ve mal kaybını en aza indirmek için hayati öneme sahiptir.
TMMOB ve Van Büyükşehir Belediyesi olarak, depremlere karşı mühendislik ilkelerine dayalı bir yapılaşma politikasının oluşturulmasını talep ediyoruz. Yerel ve merkezi yönetimlerin, şehir planlamalarını bilimsel veriler doğrultusunda şekillendirmesi, afet risklerini azaltacak adımları atması gerekmektedir. Yer bilimleri, inşaat mühendisliği ve şehir planlama disiplinleri arasındaki iş birliğinin güçlendirilmesi, daha güvenli ve dayanıklı şehirler inşa etmek için zorunludur.
Sonuç
23 Ekim 2011 Van Depremi’nin yıl dönümünde, kaybettiğimiz vatandaşlarımızı saygıyla anarken, bu felaketin bizlere gösterdiği eksikliklerin giderilmesi gerektiğini bir kez daha vurguluyoruz. Bilimsel ve teknik bilgilere dayalı bir deprem yönetimi stratejisinin oluşturulması, mühendislik hizmetlerinin daha etkin bir şekilde kullanılması ve kentsel dönüşüm süreçlerinin hızlandırılması, ülkemizin depremlere karşı daha hazırlıklı hale gelmesi için kaçınılmazdır.
TMMOB olarak, deprem gerçeği ile yaşamak zorunda olduğumuz bu coğrafyada, daha güvenli, dayanıklı ve bilimsel temellere dayalı şehirler inşa etmek için üzerimize düşen her türlü sorumluluğu almaya hazır olduğumuzu bir kez daha belirtmek isteriz.”
Haber ve video: Eylül Yalçıntaş -Şeval Ucak
Serhat News