Küresel iklim değişikliği yine buna bağlı olarak artan sıcaklı ve yüksek buharlaşma oranı, Van Gölü’nün su seviyesinin düşmesine neden oldu. Yaşanan seviye düşüklüğüne dair konuşan Van YYÜ Öğretim Üyesi Faruk Alaeddinoğlu, kuraklığın yanı sıra kıyı şeridindeki şehir atıkları ve akarsularla taşınan atıkların da gölün varlığını tehdit ettiğini vurguluyor.
Türkiye’nin en büyük gölü olan Van Gölü’nün su seviyesinde tarihsel süreçte değişiklikler yaşandı. Bazı dönemlerde alçalan su seviyesi bazı dönemlerde yükselse de1992-93 yılları arasında göldeki su seviyesinin şimdiki seviyenin 3-4 metre üzerine çıkmasıyla bazı kıyılar Afet Bölgesi ilan edildi.
Yağışların şekli değişti
Van Gölü’nün su seviyesinde yaşanan bu değişimlerin yanı sıra özellikle son 20 yıl içerisinde havzada yağışın şekli, düşme sıklığı, mevsimler arasındaki geçiş ve zaman aralığı ile ilgili birtakım değişimler ortaya çıktı. Bu değişimlerden en önemlisinin yağışın şekli olduğunu ifade eden Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi (VAN YYÜ) Coğrafya Bölümü Öğretim Üyesi Faruk Alaeddinoğlu, geçmişte kar şeklinde düşen yağışların, günümüzde büyük oranda yağmur şeklinde düştüğünü belirtiyor.
Bu yağış şeklinin çekilme üzerindeki etkisini de şöyle açıklıyor: “Yağmur şeklinde düşen yağışların önemli bir kısmı yüzey yağışları ile göle dökülüyor. Ancak yaşanan kuraklık ve sıcaklığa bağlı olarak buharlaşma, göldeki su kaynaklarının kaybolmasıyla sonuçlanıyor. Oysa kar şeklinde düşen yağışların önemli bir kısmı toprağa sızıyor. Toprak besleniyor ve dolayısıyla günün sonunda da göl bundan besleniyor. Çünkü biz, gölün hem yüzey yağışlarıyla hem yeraltı sularıyla beslendiğini biliyoruz. Şimdi gölün yüzeyine düşen yağışlarda kısmi bir azalma var.”
Van Gölü’nde yaşanan çekilme devam edecek
Özellikle sonbaharda beklenen yağışların önemli bir kısmının kış ve ilkbahar aylarına kaydığını ve yağışın zamansal aralığında bazı sorunlar olduğunu belirten Alaeddinoğlu, “Yaklaşık 5-6 ay aralıksız olmasa da belirli aralıklarla düşen yağışlar artık daha sıkışmış bir zaman aralığı içerisinde düşmeye başladı” diyor.
Alaeddinoğlu, yağışların bazı dönemler gündeme geldiğini, özellikle geçen yıl kar şeklinde düşen yağışlardan söz edildiğini hatırlatıyor. Bu yağışların gölde bir iyileşme yarattığının ya da temel su ihtiyacının büyük ölçüde karşılandığı düşüncesinin uzun vadeli perspektif içinde bir anlamı olmadığını söylüyor. Alaeddinoğlu, bu sürecin bundan sonra da devam edebileceğini belirtiyor.
Van Gölü havzasındaki diğer göller de kurudu
Van’ın kuş cenneti olarak anılan Özalp ilçesinde bulunan Akgöl’ün, geçen yıl tamamen kuruduğunu da hatırlatan Alaeddinoğlu, “Havzadaki göllerin önemli bir kısmı alan kaybetti veya Akgöl gibi kurudular. Göllerin alan kaybetmesi, düşen yağışlarda buharlaşmanın etkisi olduğunu ve taban suyunun da giderek düştüğünü gösteriyor” diye kaydediyor. Aalaeddinoğlu, bu olumsuzlukların tamamının karşımıza bir ‘su sorunu’ olarak çıktığını ve su stresini hayatımıza soktuğunu vurguluyor. Birleşmiş Milletler (BM) başta olmak üzere ülkelerin yaptığı kuraklık indeksi çalışmaları sonucunda; kuraklığın şiddetinin artacağı yönünde bulgular olduğunu da söylüyor. Su sorununun sadece insanların içme suyunu değil tüm ekosistemin dengesini değiştirdiğini de ekliyor.
Alaeddinoğlu, kapalı havzaya herhangi bir yolla su taşımanın oldukça maliyetli olduğunu ifade ediyor. Ve havzadaki mevcut suyun uzun perspektifli bir su yönetim planı ile kontrol edilmesi gerektiğini vurguluyor. Kuraklığın yanı sıra kıyı şeridindeki şehir atıkları ve akarsularla taşınan atıkların da gölün varlığını tehdit ettiğini belirtiyor.
Serhat News
[…] Gölü Havzası’nda artan kuraklık ve sıcak geçen yaz ayları, Zernek Barajı gibi hayati su kaynaklarının doluluk oranlarını […]