Günlerdir ‘şaibeli kura’ görüntüleriyle gündemden düşmeyen Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi bu kez de bir taciz olayıyla gündemde. Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi (YYÜ) Tıp Fakültesi Aile Hekimliği Anabilim Dalı Başkanı H.A.Ş, kendisiyle aynı bölümde çalışan bir kadın öğretim üyesine attığı mesajların ardından nitelikli cinsel istismardan ceza aldı. Van 1’inci Asliye Mahkemesi’nden ceza alan H.A.Ş.’nin dosyası ise Van YYÜ tarafından zaman aşımına uğratılmaya çalışıldı.
Van YYÜ Tıp Fakültesi Aile Hekimliği Anabilim Dalında Başkanlık yapan H.A.Ş., ailevi sorunlarından dolayı kendisinden izin almak isteyen çalışma arkadaşı kadın öğretim üyesine izin vermemek ve sorunu öğrenmek için kendini aile terapisti olarak tanıttı. Öğretim üyesine, aile terapisti olduğu için yardımcı olabileceğini belirten H.A.Ş., kendisi açısından bir güven ilişkisi olduğunu düşündüğü sırada taciz içerikli mesajlar yollamaya başladı.
Üniversite, cezaları bağlayıcı bulmadı
Öğretim üyesi, H.A.Ş., tarafından yollanan taciz içerikli mesajları görünce hemen elindeki somut delilleri avukatına yollayarak savcılığa suç duyurusunda bulundu. Aynı zamanda elindeki somut delillerle H.A.Ş. hakkında soruşturma açılması için Van YYÜ’ye başvuran öğretim üyesi, bir türlü sonuca ulaşamadı. Yine öğretim üyesi, aynı dönemde somut delillerle Türk Tabipler Birliği’ne (TTB) H.A.Ş. hakkında başvuruda bulundu. TTB tarafından, H.A.Ş. hakkında 3 ay meslekten men cezası verildi, fakat bu ceza da üniversite tarafından uygulanmadı. Son kertede ise öğretim üyesinin verdiği çaba sonucunda H.A.Ş.’nin ihraç edilmesi için üniversite karar verirken bu karar YÖK tarafından reddedildi.
2018 yılında yaşanan olayın ardından üniversite rektörünün değişmesi ve dosya muhakkikinin defalarca değişmesine rağmen öğretim üyesi, üniversitenin yürüttüğü soruşturmadan bir türlü sonuç alamadı.
Sahte aile terapisti
Van YYÜ’nün ‘etkin yürütemediği’ soruşturma, YÖK’ün verdiği ceza, H.A.Ş.’nin yargı sürecinde aldığı ceza, bu sürecin tamamında mağdur olan öğretim üyesinin yaşadıkları ve öğretim üyesinin avukatlarından biri olan Ümit Avcı’nın değerlendirmelerini detaylarıyla size aktaracağız.
Van YYÜ Aile Hekimliği Ana Bilim Dalında Başkanlık yapan Profesör H.A.Ş., kendisiyle aynı bölümde çalışan öğretim üyesine aralarında geçen diyaloğun ardından taciz içerikli mesajlar yollamaya başladı.
Diyalog öğretim üyesinin izin almak istemesiyle başlıyor. O dönem bölüm başkanı olan H.A.Ş., öğretim üyesine izin vermemek için ısrar edince, öğretim üyesi ailevi sorunlar yaşadığını belirtiyor. Tam bu sırada H.A.Ş., kendisinin aile terapisti olduğunu ve bu konuda kendisine yardımcı olabileceğini aktarıyor.
Öğretim üyesi: “Bu hocayı neredeyse 20 yıldır tanıyorum. Asistanlığım aynı bölümde geçti. Daha sonra uzman olduğumda başka yerlere geçtim. Son olarak hoca olarak bölüme tekrar geri döndüm. Bu olayda da kendisinden ailevi sorunlarım nedeniyle izin almak istediğimi, dinlenip geri geleceğimi söyledim. Aile terapisti olduğunu ve bana yardımcı olabileceğini söyledi. Bana öneri şeklinde birtakım şeyler söyledi ve izin vermedi. Ertesi gün yeniden izin istedim ve tekrar vermedi. Bana, ‘odama gel seninle konuşacağım, danışmanlık yapacağım,’ dedi. Tekrar gittim odasına ve tekrar konuştu. Ben de profesör olduğu için yanlış bilgi vereceğini düşünmedim. Üçüncü gün kuaföre gitmek için izin istedim bu kez izin verdi. Fakat taciz mesajları atmaya başladı. 8 yaşındaki kızımdan bile söz ediyordu. Mesajları görünce, ‘bunlar ne biçim mesajlar diye yazdım,’ kendisine. Bana özür dileyerek cevap verdi.”
Yargı sürecinde aslında aile terapisti olmadığı ortaya çıkan H.A.Ş., öğretim üyesine izin veriyor, fakat hemen ardından kendisine taciz içerikli mesajlar yollamaya başlıyor. Bu mesajlardan rahatsız olan öğretim üyesi, hemen avukatlarıyla iletişime geçerek savcılığa suç duyurusunda bulunuyor ve üniversiteye disiplin soruşturma yapılması için başvuruda bulunuyor.
‘Nitelikli istismar suçundan’ ceza aldı
Van 1’inci Asliye Ceza Mahkemesi’nde görülen davada H.A.Ş., “nitelikli cinsel istismar” suçundan önce 9 ay daha sonra cezanın 1/6 oranında indirilmesiyle 7 ay 15 gün hapis cezası aldı. Fakat bu cezaya, “Sanığın kişilik özellikleri ile duruşmadaki tutum ve davranışları göz önünde bulundurularak yeniden suç işlemeyeceği konusunda vicdani kanaate varılmış olması ve suçun işlenmesiyle somut maddi zararın olmaması” şeklindeki nedenlerle HAGB (Hükmün Açıklanmasının Geri Bırakılması) uygulandı. Öğretim üyesinin avukatları bu suç için HAGB uygulanamaz diye itiraz etse de hüküm kesinleşti.
(Davada söz konusu taciz içerikli mesajlar. Haberle ilgili görseller Avukat aracılığıyla dava dosyasından alınmıştır. Mağdurun ismi ise güvenlik gerekçesiyle belirtilmemiştir.)
TTB, meslekten men cezası verdi
Aynı zamanda avukatları aracılığıyla manevi tazminat davası açan öğretim üyesi, bu davayı kazandı. Ardından TTB’ye (Türk Tabipler Birliği) elindeki somut delillerle başvuru yaparak H.A.Ş.’den şikayetçi oldu. TTB, öğretim üyesini haklı buldu ve H.A.Ş. hakkında 3 ay meslekten men cezası verdi. Fakat bu ceza üniversite yönetimi tarafından uygulanmadı.
Ortada somut deliller, mahkeme kararları ve meslek odası kararı olmasına rağmen Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi bu sürecin uzaması için elinden geleni yaptı. Şimdi size üniversitedeki soruşturma sürecini anlatacağız.
Öğretim üyesi, Van YYÜ’ye; tacize uğradığı gerekçesiyle başvuruda bulunduğu dönem yani 2018 yılında üniversite rektörü Peyami Battal’dı. Öğretim üyesinin, başvurusu üzerine üniversitede soruşturma açıldı. Fakat dosyaya ilk atanan muhakkik dosya avukatlarından Avcı’ya göre “dosyayı zaman aşımına uğratmak” gerekçesiyle ağırdan aldı. Fakat avukatların itirazı sonucunda üniversite tarafından dosyaya yeni bir muhakkik atandı. Bu muhakkik de Avcı’nın verdiği bilgilere göre, H.A.Ş.’yi tanıdığı gerekçesiyle dosyayı almayı reddetti.
Öğretim üyesinin avukatlarından biri olan Ümit Avcı, “Savcılıkta açtığımız davada herhangi bir sorun yaşamadık süreç anlamında. Savcılık soruşturmayı hemen başlattı ve aynı zamanda bu şahıs ceza da aldı. Fakat üniversite taciz suçlarının üstünün örtüldüğü ve kurumsal olarak çirkefleşmiş bir yer. Taciz skandallarıyla gündeme geldiğinde bile mağdur olan öğrenci veya kişilerin şikayetlerinin arkasında durduğu nadir zamanlar oluyor. Çünkü üniversitenin bu dosyaları kapatmaya dönük bir çabası var,” dedi. Ve bunun sonucunda dosyaya üçüncü bir muhakkik atandı.
H.A.Ş.’nin savunması usule uygun olmamış (!)
Bu muhakkik de ise durum bir kez daha değişti. Avcı’nın verdiği bilgilere göre, Muhakkik, H.A.Ş.’nin usule uygun savunmasının alınmadığını belirterek, maaştan kesme şeklinde bir disiplin cezasıyla kapattı. Tabii bu süreç boyunca H.A.Ş., bölüm başkanlığı görevine devam etmiş bu cezanın ardından da başkanlıktan alınmıştı.
H.A.Ş. de bu kez aldığı disiplin cezasına itiraz ederek dava açtı. Fakat bu davadan ve karardan habersiz olduklarını belirten Avcı, bu kararın kendilerine tebliğ edilmesine ilişkin dava açtıklarını ve kazandıklarını belirtti. Bölge İdare Mahkemesi, kararın müştekiye tebliğ edilmesine hükmetti.
Avcı, “Adamların bakış açısına göre fiziki bir saldırı yoktu ve biz bu olayı durduk yere büyütüyorduk. Meseleye böylesi çirkin bir noktadan yaklaştılar. Kararın bize tebliğ edilmemesinin asıl nedeni ise yargı konusu etmeden dosyayı sonuçlandırmaktı. Bir maaş kesintisiyle cezalandırmak ve savunması yok diye dosyayı Bölge İdare Mahkemesinde kapatmaya çalıştılar. Biz savunmanın alındığını ve dosyada olduğunu biliyorduk. Savunma dosyada olmayınca mahkeme tarafından ceza iptal edildi. Bu şahıs yeniden bölüm başkanlığı görevine getirildi. Tabip odasının verdiği ‘meslekten men cezası’ da kesinleşti. Buna rağmen üniversite hâlâ ayak direterek, ‘bu adama biz nasıl ceza vermeyiz, nasıl kapatırız’ yoluna gitti,” dedi.
Tacizci ve mağdurun birlikte çalışmasına göz yumuldu
Tüm bu kararlara öğretim üyesinin avukatlarının İstinaf Mahkemesi’nde itiraz etmesi sonucunda, İstinaf Mahkemesi yanlış karar verildiğini ve yeniden soruşturma açılmasına hükmetti. Daha önceki mahkeme kararı nedeniyle bu kez kararın öğretim üyesinin avukatlarına tebliğ edilmesiyle, avukatlar rektörlüğe yeniden soruşturma yapması için başvuruda bulundu.
İşin ilginç tarafı ise bu süreç boyunca öğretim üyesi, H.A.Ş. başkanlığındaki bir bölümde çalışmak zorunda kaldı ve iddialarına göre mobbinge maruz kaldı. Fakat öğretim üyesi, bu sürecin tamamlanmasını ve kendisini taciz eden kişinin üstü olması nedeniyle istifa etti.
Öğretim üyesi: “O bölüm başkanıyken ben bir süre daha onunla aynı bölümde çalışmak zorunda kaldım. Usulsüz bir şekilde başkanlıkta tutuldu. O süreçte çok yıprandım. Toplantılara katılmıyordum. Adamı görmek bile istemiyordum. Adamı gördüğüm an sinir krizi geçiriyordum. Psikiyatrist bana akut stres bozukluğu tanısı koydu. Artık ders bile veremeyecek duruma gelmiştim. Geçici bir süreliğine bölüm başkanlığından aldılar. Başka bir bölüm başkanı geldi. O süreçte pandemi araya girdi ve istifalar durduruldu. Pandemi döneminin bitmesini bekledim mecburen ve biter bitmez de istifa ettim. O dönem benim için zehir gibi geçti.”
Soruşturma dosyasında beş muhakkik değişti
Yeni açılan soruşturmada ise dosyaya ilk atanan muhakkik dosyayı zaman aşımına uğradığı gerekçesiyle kapattı. Bu karar önceki mahkeme kararı nedeniyle öğretim üyesinin, avukatlarına tebliğ edildi ve onlar tarafından itiraz edildi. İdare Mahkemesi, avukatları, “böylesi suçlarda zaman aşımı süresinin 2 yıl değil 6 yıl olduğunu” gerekçesiyle haklı buldu ve astına karşı taciz suçunun işlenmesinin cezasının kamu görevinden atılması olduğuna hükmetti.
Böylesi bir hukuk mücadelesi sonucunda soruşturma dosyasına 5’inci kez muhakkik atandı ve bu kez bu muhakkik dosyayı sonuca bağladı. Bu muhakkikin yürüttüğü soruşturma sonucunda H.A.Ş.’nin, kamu görevinden atılması kararıyla dosya Van YYÜ tarafından YÖK’e gönderildi.
Öğretim üyesi: “Eli kolu uzun bir adam. Öyle olmasa bu süreç bu kadar uzamazdı. Korkuyorlar ondan çevresi geniş diye. Biz asistanken YÖK’te bile tanıdıkları olduğunu söylüyorlardı. Cinsel taciz suçunun karşılığı ihraç olmasına rağmen bir türlü bu kararı vermediler. Dosyaya atanan muhakkik sayısının on katı kadar dosyayı reddeden hoca da oldu.”
YÖK’ün ilginç kararı
YÖK’ten ise ilginç bir karar geldi. H.A.Ş.’nin, daha önce bir disiplin cezası almadığı gerekçe gösterilerek mesleki anlamda son kademede olmasına rağmen “Kademe İlerlemesinin Durdurulması” ile cezalandırılması gerektiğine karar verdi. Bu cezada uygulanamayacağı için bu kez de “Aylıktan kesme cezası” verildi.
(YÖK tarafından taciz soruşturmasına ilişkin verilen son karar. Haberle ilgili görseller Avukat aracılığıyla dava dosyasından alınmıştır.)
Öğretim üyesinin avukatları bu kez de bu ilginç karara itiraz ederek, taciz suçunun karşılığının yalnızca kamu görevinden men olduğu gerekçesiyle YÖK’e dava açtı. Bu dava süreci ise henüz devam ediyor.
Avcı, “Bu soruşturma dosyayı zaman aşımına uğratma çabaları yüzünden bu kadar uzadı. Etkili bir soruşturma en başından beri verilseydi süreç bu kadar uzamazdı. Bu büyük bir hukuk mücadelesi, ama sonuç alamıyoruz. Bu süreç müvekkilimin psikolojisini oldukça olumsuz etkiledi,” dedi.
Öğretim üyesi: “Şimdi de YÖK’ün kararını bekleyeceğiz. Bu kadar zor bir süreç geçirdim, ama insanlar şikâyet etmek istediğimde bana, sen kadınsın seni suçlarlar, erkeğe bir şey olmaz diyorlardı. Somut deliller vardı ve çevrem beni çok iyi tanıyordu. Bu yüzden mücadeleden hiç vazgeçmedim. Fakat onun da beni karalamaya çalıştığını çevremden duyuyordum. Çalışırken çok önümü kesmeye çalıştı. Çok uzlaşmaya da çalıştı. Bir türlü hakkettiği cezayı almadı. Bölümde başka profesör yok diye diye başkanlıkta tuttular bu adamı. Profesör kaybetmek çok önemli bir şeymiş gibi davrandılar. Doçentliğimle bile tehdit ettiler beni. Bu adam beni akademisyenlikten soğuttu. Üniversitede daha önce de böyle birçok olay yaşandığını da bu süreçte duydum.”
Başka bir öğretim üyesinin verdiği bilgilere göre tek suçu taciz değilmiş
Van YYÜ Tıp Fakültesi Aile Hekimliği Anabilim Dalında daha önce çalışmış bir öğretim üyesinden aldığımız bilgilere göre ise taciz dosyasının sanığı aynı zamanda Anabilim Dalı Başkanı H.A.Ş., ders vermeden uzun bir süre para aldı. H.A.Ş. ile ilgili bu iddiaları ise size direkt kaynağımın anlattığı şekilde aktaracağım çünkü kendisi bir eğitimci olarak bu konunun kendisini yaraladığını ve bu duruma bizzat şahit olduğunu belirtti.
Bir başka öğretim üyesi: “Bir aile hekimliği ana bilim dalında her ay bir öğrenci grubu eğitime geliyor. Bu öğrenci grubunun sayısı her ay 20-22 civarında ve her ay değişerek geliyorlar. Aynı anda Aile Hekimliği Anabilim Dalında yaklaşık 30-35 asistan oluyor. Yine aynı anda 50’ye yakın Sağlık Bakanlığı’na bağlı Aile Sağlığı Merkezleri’nde çalışan bir asistan grubu var. Bunlarda eğitim alıyorlar. Bu hoca hem öğrencilere hem asistanlara hem de Sağlık Bakanlığı’na bağlı asistanlara aynı anda eğitim verdiğini söylüyor. Ama bu fiziken ve biyolojik olarak mümkün değil. Aynı anda hem öğrencinin karşısına hem asistanın karşısına hem de başka insanların karşısına nasıl çıkabilir ve aynı anda da resmi işleri takip edebilir? Bu imkânsız bir şey. Üstelik intörnler derslerin boş geçtiğini söylüyordu. Dersler boş geçmesine rağmen intörnler maaş almaya devam ediyordu. Sözünü ettiğim tüm öğrenciler ders almadıklarını daha önce doğruladı. Ortada çok büyük bir kamu zararı var. Çünkü bu şahıs, öğrenci başına vermediği derslerden bile para alıyor. Üstelik aldığı para azalmasın diye öğrencilerin eğitim görebileceği palyatif bakım servisi ve EĞİTİM ASM kurmuyor.”
Bu öğretim üyesi aynı zamanda H.A.Ş. ile bölümde çalıştığı süreçte sıkıtılar yaşıyor ve bu sıkıntıları da şu şekilde dile getiriyor:
“Ben bu durumların tamamını dekan ve rektöre anlattım. Asistanların ve öğrencilerin boşta olduğunu söyledim. Aynı zamanda eğitim alamadıklarını da söyledim. Bu yüzden oraya atamamı talep ettim. Kadro açıldı bende başvuru yaptım. Fakat söz konusu Anabilim Dalı Başkanı konuya müdahale ederek almak zorunda olmadığım palyatif bakım servisi belgesini bu kadroya alınmamın şartları arasına yazdırdı ve ben de alınmadım. Daha sonra bir kadro daha açtılar bu sefer kadroya biz iki kişi başvuru yaptık. Üniversitenin atama yükseltme kurulu benim dosyamı kabul etti. Benim dosyam hakemlere gitti. Hakemlere gitme sürecinde dekan beni aradı, ‘bu süreçte bir aksaklık çıkmasın. İstediğin bir hakem varsa ona yönlendirelim,’ dedi. Ben de dekana, ‘dosyamın güçlü olduğuna inanıyorum. Her şeyim yeterli ve size bir hakem ismi vermeyeceğim,’ dedim. Dosyam hakemleri gitti ve yeniden reddedildi. Çünkü bu hoca ana bilim dalında kendi başına kalıyor ve kimsenin de oraya gitmesine müsaade etmiyor. Ayrıca hakemleri de ana bilim dalı başkanı öneriyor. Üç hakemden biride zaten kendisi. Ben de zaten sonrasında sinirlendim ve tayin istedim.”
Dava dosyasına ilişkin görseller:
Serhat News
Bahsi geçen bayan doktor içinde kuyruk salmış diyorlar peki onu araştırdınız mı
Hastanede herkes konuşuyor acil hocalığında şuan aktif görev yapan S.B ve sağlık memuru R.E yasak aşk yaşadığını herkes konuşuyor acaba editör bu konuyu araştıra bilir mi
Böyle haberleri gündeme getirerek kadınlara sen olduğunuz için sizi tebrik ediyorum 👏👏👏