ŞanoWan tarafından düzenlenen üçüncü Tiyatro Festivali, Van’da sürüyor. Yaklaşık dört gün önce başlayan festival, birçok etkinliğe ev sahipliği yaptı.
Van’da, tiyatro çalışmaları yürüten ŞanoWan’ın gerçekleştirdiği 3. Tiyatro Festivali yaklaşık dört gün önce başladı. Festival kapsamında birçok etkinlik düzenlendi. “KulîlkênHişk” sergisi ile başlayan festival, tiyatro gösterileri ile devam etti. KulîlkênHişk sergisinin kurucusu Bahoz Damlayıcı, festival kapsamında Van’a geldiklerini ve festivale katılmaktan dolayı mutlu olduklarını belirtiyor.
‘Çocukluğumdan beri çiçek topluyorum’
Yaklaşık on dört yıldır çiçek topladığını ifade eden Damlayıcı, “Çocukluğumdan beri topluyorum aslında” diyor. Son altı yıldır da Ayşe Suna’yla beraber tablo yaptıklarını ifade eden Damlayıcı,çiçek kurutmayı neden tercih ettiğini ise çiçeklere çocukluğundan beri olan ilgisiyle açıklıyor. Çiçekleri toplayıp kuruttuğunu ve zamanla çiçeklere farklı formlar kazandırdıklarını söylüyor. Damlayıcı, çiçeklerin, kitapların arasından gün yüzüne çıktığını aktararak, çiçek tablolarının gelişimini anlatıyor.
Kullandıkları tekniğin özle bir adının olup olmadığını bilmediğini fakat çiçeklerin bir tarihçesinin olduğunu söyleyen Damlayıcı, “Çiçekleri ilk olarak eczacılar presliyorlardı. Ve bilgi olsun diye de çiçeğin Latince ismini, farklı dillerdeki isimlerini, hangi ilaçlarda kullanabileceklerini, faydalarını araştırarak presliyorlardı. Ama bunu sanatsal bir kaygıyla yapmıyorlardı”diye kaydediyor. Çiçekleri sanat boyutuyla ele aldıklarını ifade eden Damlayıcı, ilk başladıklarında eczacıların çiçeklerle ilgilendiklerini bilmediğini söylüyor.
‘İki kişilik emekle bir bütünlük ortaya çıktı’
Altı yıldır yalnız çalışan Damlayıcı, son üç yıldır Ayşe Suna’nın da dahil olmasıyla beraber iki kişinin verdiği bir emeğe dönüşen bir işin ortaya çıktığına vurgu yapıyor. Kendisinin fikir geliştirirken Suna’nın görsel algısının iyi olduğunu da sözlerine ekliyor. Damlayıcı, yalnız devam etmesi halinde yetersiz kalabileceğini söyleyerek, çalışmaların mutlaka bir form kazanacağını fakat bu boyuta ulaşamayacağını belirtiyor.
Yaptıkları çalışmaların iki kişinin emeği ile ortaya çıkınca bir bütünlük kazandığını söyleyen Damlayıcı, “İnsanların duygularına hitap edebiliyor. İnsanların duygularını harekete geçirebiliyor. Geçmişe götürebiliyor. Bu çalışmalar, insanları sadece geçmişe götürecek bir şey değil çocukluğunu hatırlayıp kitapların arasına bende çiçekleri yerleştirdim de değil. Bunun ötesinde bir şeyin arayışındayız. Biz, sevgimizi ve yaşamımızı bu tablolarla nasıl örgütlendirdiysek yüzleşmemizi de kendi toplumsal bellek yüzleşmemizi de ileriki vakitlerde bu tablolarla bütünleştirmeyi düşünüyoruz” diyor.
‘Çiçeklere bir kaygı verdik’
“Hepimizin aslında yapmış olduğu davranışlardan biri çiçek kurutmak” diyen Damlayıcı, kitapların arasında kimi zaman bir yaprağın kimi zaman ise bir gülün kurutulduğunu fakat kendisinde bunun biraz daha yoğun olduğunu ekliyor.Gittiği her yerde; sokakta, parkta gözüne ilişen bir çiçeği bir yaprağı topladığını ve bunu hâlâ devam ettirdiğini vurguluyor.
Çiçeklere bir kaygı verdiklerini söyleyerek şöyle açıklıyor:“Şöyle bir kaygı, insanların ruhlarına hitap edebilecek, duygu ve hislerini öne çıkarabileceğimiz bir tasarıma kavuşturduk çiçekleri. İleriki zamanlarda daha farklı formlarda daha farklı tarzlarda önünüze yine çiçek sergileriyle çıkacağız. Belki bugün bu şekilde bir sergi, yarın toplumsal hafızayla bütünleşen bir çiçek sergisi ile. Bugün aslında doğanın hafızalaştırılmasıyla karşı karşıyayız.”
‘Kuruttuğumuz çiçekler yarın yok olmakla yüz yüze kalabilir’
Bir çiçeğin tablolaştırılmasını doğa için çok küçücük bir şey olabileceğini, ama insanlık adına çok büyük bir şey olduğunu düşündüğünü söylüyor.Kuruttukları çiçeklerin ileride yok olmakla yüz yüze kalabileceğini de vurguluyor. Damlayıcı, küresel ısınmanın etkilerinin yıkıcılığına da vurgu yaparak, “Bir yok oluş serüvenine tanık oluyoruz” diye kaydediyor.Yaptıkları sergiyi, doğanın çok küçük bir ayrıntısının sergilenmesi olarak tanımlayan Damlayıcı,“İleriki zamanlarda doğadan ziyade evet doğayla bütünleşen,ama aynı zamanda toplumsal bir hafızayı da çiçeklerle bir araya getirip sergilemek istiyoruz” diyor.
‘Çiçeklerin toplanma zamanları var’
Diyarbakır’da,Hewş adı altında bir kooperatifleri olduğunu ve orada bulunan atölyelerinde birçok sanatsal etkinlik yaptıklarını ifade eden Damlayıcı, kendi atölyeleri kapsamında kitapları alarak doğaya çıkıyor. Topladığı çiçekleri kitapların arasında kuruttuğunu ve bu yöntemden kolay kolay vazgeçmeyeceğini söylüyor. Çiçeklerin aynı zamanda zararlı olabileceklerine de vurgu yapan Damlayıcı, zaman zaman bununla da karşı karşıya kaldığını ekliyor. Çiçeklerin toplama zamanlarının değiştiğini, bazılarının gece bazılarının ise gündüz toplanması gerektiğini anlatıyor heyecanla. Bazılarının ışığa duyarlı olduğunu bazılarının ise ışığa ihtiyaç duyduğunu zaman içerisinde öğrendiğini de belirtiyor. Bazı çiçeklerin küflenebildiğini ve bunlara nasıl bir yöntemle yaklaşılması gerektiğini, nasıl bir havada, nasıl bir sıcaklıkta, nasıl bir performansla toplanabileceğini zamanla öğrendiğini söylüyor.
On dört yıllık çiçek serüveni sayesinde ilginç bir tecrübe sahibi oluyor Damlayıcı. Bu tecrübenin bütün toplum tarafından bilinmediğini bu yüzden de kendisi için değerli bir deneyim olduğunu söylüyor gururlanarak. Damlayıcı, “Yaşamım boyunca çiçek kurutmayı düşünüyorum. Eğer bir çiçek tarafından öldürülmezsem” diyerek gülümsüyor.
Serhat News
Vido-Montaj: Zelal Sahidenur Sarı-Dıldar Güler