Dünyanın iklim krizini her geçen gün daha büyük bir ciddiyetle konuştuğu süreçte, Van’da çok önemli bir buluşma gerçekleşti. Avrupa Birliği Van Bilgi Merkezi’nin Van TSO ile birlikte düzenlediği, geçtiğimiz günlerde gerçekleşen toplantıya gençler büyük ilgi gösterdi. İklim, kuraklık ve susuzluğun akademisyenlerin sunumu ile konuşulduğu ardından gerçekleşen çalışma ile gençlerin de sürece dahil edildiği bir günlük etkinlikte şu ana kadar düzenlenmiş en kapsamlı çalışmaya imza atılmış oldu.
Dünyada yaşanan sıcak dalgalar çok sayıda bilimsel makale ve rapora konu oluyor. Tüm dünyanın ortak sorunu olan kuraklık problemi Türkiye ve Van’da da etkisini sürdürmeye devam ediyor. Yağışların azalması ve sıcaklık derecelerinin giderek artması Van Gölü’ndeki su seviyesini düşürürken, birçok gölün de kurumasına neden oldu. Sorunla ilgili çalışmalar yapılırken, Van Ticaret ve Sanayi Odası da iklim forumu programı düzenledi. Avrupa Birliği İklim Diplomasisi haftası kapsamında AB Delegasyonu desteğiyle Elite World Otel’de düzenlenen iklim formu, Anadolu Üniversitesi İktisat Fakültesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Erhan Akdemir’in moderatörlüğünde gerçekleşti. Öğrencilerin yoğun ilgi gösterdiği program, YYÜ Edebiyat Fakültesi Coğrafya Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Faruk Alaeddinoğlu’nun ‘İklim ve Kuraklık’, YYÜ Erciş İşletme Fakültesi Dekanı A. Menaf Turan’ın ‘İklim ve Politika’ ve Nevşehir Hacı Bektaş Veli Üniversitesi doktora öğrencisi Emre Karaduman’ın ‘İklim ve Turizm’ konulu sunumlarıyla sona erdi. Etkinliğe, kentteki kurum temsilcileri ve yüzlerce öğrenci katıldı.
Şimdiye Kadar ki En Kapsamlı Toplantı
Avrupa Birliği İklim Diplomasisi haftası kapsamında AB Delegasyonu desteğiyle Elite World Otel’de düzenlenen iklim formu, Anadolu Üniversitesi İktisat Fakültesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Erhan Akdemir’in moderatörlüğünde gerçekleşti. Öğrencilerin yoğun ilgi gösterdiği program, YYÜ Edebiyat Fakültesi Coğrafya Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Faruk Alaeddinoğlu’nun ‘İklim ve Kuraklık’, YYÜ Erciş İşletme Fakültesi Dekanı A. Menaf Turan’ın ‘İklim ve Politika’ ve Nevşehir Hacı Bektaş Veli Üniversitesi doktora öğrencisi Emre Karaduman’ın ‘İklim ve Turizm’ konulu sunumlarıyla sona erdi. Etkinliğe, kentteki kurum temsilcileri ve yüzlerce öğrenci katıldı.
Takva: Bir Farkındalık Oluşturmak İstedik
Programın açılış konuşmasını yapan Van TSO Yönetim Kurulu Başkanı Necdet Takva, iklim değişikliği, karbon salımı, kuraklık ve susuzluk gibi kelimelerin yakın tarihte herkesin vazgeçilmez argümanları haline geleceğini belirtti. Takva, “Dolayısıyla bu coğrafya üzerinde yaşayan her bir bireyin mutlaka üstlenmesi gereken bir sorumluluk var. Dünyamızdaki kaynaklar insanoğlunun eliyle giderek azalmaktadır. Bu kapsamda toplu olarak tüketim alışkanlıklarımız çok değişti. Tüm insanlık olarak bu soruna eğilmemiz gerekiyor. Bundan bir süre önce özellikle Van Gölü’nün çekilmesiyle birlikte sosyal medyada feryatlar vardı. Bunun için de bir farkındalık oluşturmak istedik. Umarım yapılan tüm bu çalışmalar dünyamızın ömrünün sağlıklı uzamasına sebep olur. Van TSO AB Bilgi Merkezimiz güncel bir konu olan iklim formu çok değerli bir çalışmadır,” dedi.
Prof. Dr. Alaeddinoğlu: Kuraklığın Etkisi Daha Çok Hissedilecek
Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi (Van YYÜ) Edebiyat Fakültesi Coğrafya Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Faruk Alaeddinoğlu, kapsamlı bir sunum ile iklim krizi, kuraklık ve havzanın su sorununa dair bilgilendirmeler yaptı. Dünyadaki iklim krizinin ne olduğu, sebepleri ve alınması gereken önlemleri dile getiren Alaeddinoğlu, “Kuraklık ve su döngünün daha iyi bir süreç geçirmesi için normal bir sıcaklığa ihtiyaç vardır, ancak bu dönemde bunun pek mümkün olmadığını görüyoruz. Dünyanın yüzde 71’i su olmasına rağmen bunun sadece binde 3’ünü kullanıyoruz. Ancak bunların içinde formatı bozulmuş göllerde olduğu için içme suyu olarak da binde 3’ünün yüzde 5’ini kullanabiliyoruz. Bu anlamda da konuştuğumuz konu gerçekten çok önemli bir konu,” cümlelerini kullandı.
“Artık Yağışlar Yer Altına İnmiyor”
Dünyanın bu sorunla yeni karşılaşmadığını belirten Alaeddinoğlu, “Geçmiş yıllara baktığımız zaman dünya kuraklık sorunuyla birçok kez karşılaşmış ama geçişler yavaş yavaş ilerlemiş. Şimdiki kuraklık farklı ilerliyor, süreç artık yavaş değil çok hızlı ilerliyor. Biz ise suyu hunharca kullanıp süreci daha da hızlandırıyoruz. Dünyada dört çeşit kuraklık yer alıyor. Meteorolojik, tarımsal, hidrolojik ve sosyo-ekonomik kuraklık olarak tanımlayabiliriz. Bu kuraklıkları yaşadık ve yaşamaya da devam ediyoruz. Şuan tükettiğimiz suyun ise ne zamana ait olduğunu bilmiyoruz. Bu kuraklık evreleri artık suyun yer altına inmesini engellediği için artık susuz bir döneme giriyoruz. Artık yağışlar yer altına inmiyor,” İfadelerini kullandı.
“Su Sorunu Birçok Medeniyetin Yok Olmasına Neden Oldu”
Yağan yağışların bizlere bir faydasının olmadığını dile getiren Alaeddinoğlu, şunları kaydetti: “Van Gölü Havzası’na düzen yağışlar, yeraltı kaynaklarını beslemeden direk göle akıyor. Bu yağışlar gölü beslerken, yeraltı suları için tehlike arz ediyor. Birde sıcak mevsimlerin günleri uzamaya başladı. Yani bunlar ne kötü ne de çok kötü senaryolar değil. İleri zamanlarda bunlar yine ciddi sorun olarak karşımıza çıkacak. Yapmamız gereken ise bütüncül bir kuraklığın risk yönetimini yapmak lazım. Yani izlemek, analiz etmek, planlama yapmak ve ölçmemiz gerekir. Türkiye su zengini bir ülke değil ama zenginmiş gibi davranan bir ülke. Su sorunu dünyanın en önemli konularından biri, çünkü geçmişte birçok medeniyetin yok olmasına neden olmuş.”
“Yağışlar Azalıyor Ve Sıcaklık Giderek Artıyor”
Van Gölü’nün kapalı bir havza olduğunu bir kez daha hatırlatan Alaeddinoğlu, son olarak şunları söyledi: “Kapalı havzalara su getirmek zordur. Geçmişte yağan yağışlarda bu tür gölleri beslemiyordu, çünkü bu seferde yağan yağışlar toprağa sızıp yeraltı sularını besliyordu. Buradaki temel sorun 40 yıldır yağışlar azalıyor ve sıcaklık giderek artıyor. Buharlaşma ise bunların başında geliyor, Van Gölü’nde buharlaşma 3 kat daha artmış durumda. Yapılan analizlere baktığımız zaman 2030 yılında trendin kırıldığı yıldır.”
Prof. Dr. Turan İklim Krizinde Kent Vurgusu Yaptı
İklim krizini kent vurgusu ile öne çıkaran Van YYÜ Erciş İşletme Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Menaf Turan iklim krizinde kentlerin rolü, pozisyonu ve çözümdeki yerine dair önemli vurgular yaptı. Dünya genelinde iklim krizi ile ilgili gerçekleştirilen buluşmalar, son dönemlerdeki organizasyonlar ve kuruluşlarla ilgili bilgiler veren Turan, bu noktada kentlerin rolüne de vurgu yaparak, çözümün yine kentlerde olduğunu ifade etti. Turan: “Günümüzde yaşadığımız iklim krizinin nedeni üretim biçimidir. Sadece tüketim yapan bir topluma dönüştük. Su sorunu tüm dünyanın ortak sorunu, misal; Afrika da bir suya erişmek bir silaha erişmekten daha zor bir hale dönüşmüş. Doğaya ilişkin bir sorun var ve bizde bu sorunun giderek artmasını hızlandırmışız. Öyle bir noktaya geldik ki ihtiyaçlarımız giderek artıyor, bu da bizim hayatımızda çelişkilere dönüşüyor. Mesela çevremizi temiz tutmaktan bahsediyoruz ama kirletmeye de devam ediyoruz. Hayatta çok fazla çevre sorunu var ve küresel iklim değişikliği de bunlardan biri. Bu sorun da hayatımızdaki her dönüm noktamızı etkiliyor. Bu yüzden de çok konuşulmaya devam ediliyor. Erozyon, kuraklık ve heyelan gibi birçok afeti etkileyen küresel iklim, sağlık ve ekonomi gibi alanları da olumsuz etkiliyor. Toplum, çevre ve ekonomi arasında sürdürülebilir bir model oluşturmalıyız,” şeklinde konuştu.
Karaduman: COVID-19 Sonrasında İse Küresel Turizm 30 Yıl Geriledi
Nevşehir Hacı Bektaş Üniversitesi doktora öğrencisi Emre Karaduman ise; sunumunda iklim ve turizm kavramlarını ele aldı. Turizm ve iklime dair açıklayıcı bir sunum gerçekleştiren Karaduman, turizmin iklim krizi ile nasıl bir sürece evrildiğine dair de veriler paylaştı: “Salgından önce Birleşmiş Milletler Dünya Turizm Örgütü (UNWTO) verilerine göre uluslararası seyahat, 1950’lerde 25 milyon, 1990’larda yaklaşık 500 milyon, 2011 itibariyle 1 milyar sınırını aşmıştır. 2019 verilerine göre ise, uluslararası seyahat 1,5 milyar civarında ve turizm kaynaklı gelirler ise 1,5 trilyon dolar seviyesine ulaşmıştır. Covid-19 sonrasında ise küresel turizm 30 yıl geriledi. Seyahat ve tatil alışkanlıkları değişti. Turist sayısı bir önceki yıla göre dünyada % 74, ülkemizde % 69,5 azaldı. Covid-19 öncesinde yıllık ortalama %4’lük büyüme sağlayan turizm sektörü, yeni dönemde toparlanmaya başladı. Covid-19, küresel olarak sera gazı emisyonlarında %7’lik bir azalmaya yol açtı,” görüşlerine yer verdi.
“Doğal Kaynaklar Tehditle Karşı Karşıya Kalıyor”
Turizmin, rotayı iklim değişikliğine göre belirleyeceğinin altını çizen Karaduman, şöyle devam etti: “Uzak mesafelere seyahat, atmosfere giden CO2’yi arttıracak. Aşırı hava olayları, kıyı erozyonu, biyoçeşitlilik kaybı, altyapı ve mülklerin tahribi, kültürel ve doğal mirasın bozulması meydana gelecek ve daha bir sürü şey yaşanacak. Artan karbon emisyonları iklim değişikliğinin gözle görülür etkilerini hızlandırıyor. Bu durum insan toplulukları ve ekosistemleri etkilediği kadar, sektörler ve ekonomileri de etkiliyor. Turizmde belki de ilk başvuru noktası olan doğal kaynaklar, erozyon ve değişen hava olayları sonucunda tehditle karşı karşıya kalıyor.”
Küresel Isınma Birçok Alanda Turizmi Olumsuz Etkiliyor
İklim değişikliğinin turizme etkilerinden söz eden Karaduman, “İklim değişikliği, turizmin farklı alanlarında farklı etkilerle karşımıza çıkmaktadır. Azalan su mevcudiyeti yerel endüstri ve topluluklarla çatışmalara sebep olabilir. Şiddetli hava koşulları özellikle de daha yoksul ülkelerde işletme belirsizliğini arttıracaktır. Sigortalanma, şiddetli hava koşullarına veya deniz seviyesinde yükselmeye maruz kalan alanlarda gerileyecektir. Emisyonları azaltmaya yönelik çabalar, özellikle de ulaşım kaynaklı emisyonlar, endüstriye maliyetleri arttırabilir. Yükselen deniz seviyeleri ve şiddetli hava koşulları kıyı turizmi altyapısını tehdit edecek ve sahilleri azaltıp sular altında bırakacaktır. Artan sıcaklıklar bazı kış sporları merkezlerinin kullanılabilirliğinin sezon süresini azaltacak. Biyoçeşitliliği etkileyecek ve orman yangınlarının artmasına yol açacaktır. Küresel ısınmayla birlikte meydana gelebilecek su kıtlığı ve salgın hastalıklar, ziyaretçi akışını olumsuz etkileyecektir. Soğuk ve zengin ülkelerden sıcak ve daha yoksul ülkelere olan turist akışı, çoğu turist evlerine yakın bölgelerde tatil yaptıkça yavaşlayabilir,” diye ekledi.
Karaduman’dan Krizi Azalmak Ve Doğru Destinasyon Önerileri
Krizi azaltmak için maddeler sıralayan Karaduman, şunları belirtti: “Yenilenebilir enerji – binaya entegre güneş enerjileri, enerji verimliliği sağlayan teçhizatlar – ışıklandırma, ısıtma-soğutma, sistem verimliliği – kent planlaması, davranışsal değişiklikler. Daha verimli taşıtlar – iyileştirilmiş motor performansı, yakıt verimliliği sağlar, alternatif yakıtlar – bio-yakıtlarla değişim işletimsel iyileştirmeler – doğrudan rotalar, uygun yükseklik ve hızda uçuşlar, beklenen sürenin azaltılması gerekir. Hangi destinasyonlar tercih edilmelidir: dinamik, çekici ve sürdürülebilir refah sağlayabilen, enerji tüketimini kontrol edebilen, doğal kaynaklarını koruyabilen, nefes alabilen ve çevresel kirliliği en aza indirebilen, erişilebilir, sağlıklı ve fonksiyonel, herkesin güvende hissettiği, zorlukların üstesinden gelebilecek “resilient” destinasyonlar olması lazım.”
Şehrivan Gazetesi
(TYK)