10 Aralık İnsan Hakları Günü kapsamında Van’da yapılan açıklamada, “Daha fazla hak ihlallerinin yaşanmaması için, yönetenlere kamusal sorumluluklarını hatırlatıyoruz. Hak savunucuları olarak buradan itirazımızı yüksek sesle dile getiriyoruz” denildi.
10 Aralık İnsan Hakları Günü kapsamında Van’da basın açıklaması gerçekleştirildi. Sanat Sokağı’nda yapılan açıklamaya İnsan Hakları Deneği (İHD) Van yöneticileri, TUHAY-DER, Özgür Hukukçular Deneği (ÖHD) Van Şubesi, Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (HEDEP), Van Barosu, TİHV Van Temsilciliği, KESK Van, TMMOB Van İl Koordinasyon Kurulu, Van Hakkari Tabip Odası ve çok sayıda kişi katıldı. Açıklamada konuşan İHD Van Şubesi Yönetim Kurulu Üyesi Ayten Kıran, Türkiye ve dünyada temel hak ve özgürlüklere dayalı, insan haklarına saygılı ortak bir yaşam idealinin ekonomik, kültürel, dinsel, etnik vb. Her türden gerekçe ile yaşama geçmediğine dikkat çekti.
‘Halktan kopuşlar ülkeyi nefessiz bırakmıştır’
Türkiye’de son yıllarda İnsan Hakları ihlalleri ve demokrasi sorunu giderek büyüdüğünü kaydeden Kıran, temel hak ve özgürlüklerin en başında gelen ‘Düşünce ve İfade Özgürlüğü’nün adeta yok edildiğini söyledi. İktidar gibi düşünmeyen ve iktidar gibi konuşmayan herkesin adeta “terörist” ilan edildiğini ifade eden, Kıran, “Basın yoluyla hedef gösterilmeler, yargı yoluyla gözaltı ve tutuklamalar ile toplumun sindirilmeye çalışıldığı böylesi bir süreçte, işsizliğin arttığı, ekonomik buhranların yaşandığı ve toplumumuzun gerçekten giderek nefes alamaz hale geldiği bir ortamda; devleti idare eden yöneticilerin dışarıda hamasi söylemleri ve içeride giderek halktan kopuşları ülkeyi nefessiz bırakmıştır” dedi.
‘Hukuk devleti olmanın temeli adaleti tesis etmekten geçer’
Türkiye’nin demokrasi ve hukuk taahhüdünden giderek uzaklaştığına dikkat çeken Kıran, bu durumun hem insan haklarının hem bir referans sistemi hem de bir denetim mekanizması olarak zayıflamasına yol açtığını dile getirdi. Kıran, “Geldiğimiz noktada Evrensel Bildirge’de yer alan hak ve özgürlüklere dayalı uluslararası bir düzen Türkiye’de hala kurulamamıştır. Hukuk devleti olmanın temeli, toplumun demokratik değerlerini bir arada, eşit ve özgür yaşamı, adaleti tesis etmesinden geçer. Ne yazık ki ülkede demokratik değerler aşındırılarak adalet duygusu zedelenmiştir. Geldiğimiz noktada ülkede bir çok kesim ülkedeki siyasi kırımlardan etkilenmiştir” diye konuştu.
‘Tecride kaşı protestolar başlatılmıştır’
Cezaevlerindeki hak ihlallerine de dikkat çeken Kıran şunları dile getirdi:
“Topluma yayılan tecrit politikaları, mahpusların son çare olarak açlık grevleriyle protesto edilmeye başlanmıştır. Mahpusların en temel haklarını sağlayabilmek için bedenlerini açlığa yatırmaları bu ülke için en büyük utançtır. Bu açlık grevleri yaygınlaşmadan, süresiz ve dönüşümsüz açlık grevlerine dönmeden devlet üzerine düşen sorumluluğu yerine getirerek mahpusların insani taleplerini yerine getirmelidir. Ulusal ve uluslararası mevzuat ile evrensel hukuk ilkeleri göz önüne alındığında Mahpusların; işkence yasağı, sağlık ve tedavi hakkı, kişi özgürlüğü ve güvenliği hakkı, haberleşme özgürlüğü, ifade özgürlüğü haklarının ihlal edildiği, bu anlamda devleti yönetenler ve ilgili idare bürokrasisi pozitif yükümlülüklerini yerine getirmeye ve mahpuslara uygulanan bu ihlallerin bir an önce sonlandırmaya çağırıyoruz.”
Bir kez daha çağrıda bulunduklarını söyleyen Kıran, “Bugün bir kez daha çağrı yapıyoruz. İnsan hakları herkese karşı ileri sürülebilen bir haktır, insan hakları evrenseldir, insan hakları devredilemez, insan hakları vazgeçilmez ve şartta bağlanamaz. Daha fazla hak ihlallerinin yaşanmaması için, yönetenlere kamusal sorumluluklarını hatırlatıyoruz. Hak savunucuları olarak buradan itirazımızı yüksek sesle dile getiriyoruz: Haklılığın verdiği güçle; Korkmuyoruz, susmuyoruz, haklarımızdan vazgeçmiyoruz.”
Sehat News