‘Van’ın Kalbi’ olarak adlandırılan Edremit ilçesinde yaşayan İbrahim İlhan, yaklaşık 600-700 yıllık ağaçları ve 1914 yılı öncesi yapılan evleri korumak için bin bir emek sarf ediyor.
Van’da tarihi ve kültürünü yansıtan evlerden çoğu yıkıldı. Tarihi evlerden bugüne sadece birkaç ev ve yıkık duvarlar kaldı. Tarihi Van evleri, 1900’lü yılların başında, yoğun olarak Van Kalesi’nin doğusunda yer alıyordu. Ancak önemli bölümü yaşanan göç ve korumasızlık nedeniyle yıkıldı. Özellikle 2011 yılında Van’da yaşanan depremin ardından başlayan yapılaşma sonucu evlerin yerlerine çok katlı binalar ve kaçak yapılar yükselmeye başladı. Son yıllarda uygulanan ‘kentsel dönüşüm’ ve çarpık kentleşme de tarihi yapıların birer birer tarihe karışmasına neden oldu.
Edremit ilçesine bağlı Eski Cami Mahallesi’nde yaşayan İbrahim İlhan’ın dedesinden 1914 yılından önce kalan evler ve yaklaşık 700 yıllık ağaçların yanı sıra tarımda kullanılması amacıyla ilk olarak yapılan malzemeler de bulunuyor. 32 yıllık gazetecilik mesleğinden emekli olduktan sonra hayatını dedelerinden kalan tarihi bağ bahçe ve evlerini korumaya adayan İlhan, tarihi evlerin içerisinde sebze yetiştiriyor. İlhan Serhat News’e konuşarak tarihi yapıların korunması talebinde bulunuyor.
‘Dedemlerin anısını yaşatmaya çalışıyorum’
Van’ın Edremit ilçesinde yaşayan İlhan, Van merkezde ailesiyle kalmasına rağmen neredeyse her gün büyüdüğü tarihi ev ve bahçeye geliyor. İlhan ekip biçtiği bahçede nelerin bulunduğunu ve evin tarihini şu sözlerle anlatıyor: “1915 yılı öncesi dedemler burada yaşıyordu. Ve bu evleri de kendileri yapmış. Aynı zamanda bizlere koca bir bahçe bırakmışlar. Onların anısını yaşatmak adına korumaya ve yaşatmaya çalışıyorum. Emekli olduktan sonra da yoğunluğumu buraya verdim. Çok güzel işler yapıyorum. Bu yıl 300’e yakın hem Urartu hem de zirai meyveleri (Tarımsal) diktim. 2 dönümlük bahçede elma, armut, çilek, kiraz, kayısı, ceviz bulunuyor. Bunun yanında biber, fasulye, salatalık, kabak, ayva çekirdeğinden tutun mısırına kadar ailemize yetecek şekilde ürünler yetiştiriyoruz.”
‘Tarihi mirası gelecek nesillere aktarmaya çalışıyorum’
1914 yılı öncesi Ermenilerle yaşanan bir savaştan kaynaklı ailesinin Muş’a, Muş’tan da Konya’ya yürüyerek gittiklerini ve savaştan sonra tekrar kendi topraklarına yani Van’a döndüklerini belirtiyor İlhan. Çocukluluğunun dedesinin evinde geçtiğini aktaran İlhan, sahip çıktığı evin ve bahçenin kendisindeki hatıralarının çok büyük olduğunun altını çiziyor. 32 yıllık gazetecilik mesleğinden emekli olduktan sonra kendisini hatıralarına adadığını aktaran İlhan şunları dile getiriyor:
“Doğa bana oksijen deposu oldu. Pandemi döneminde sürekli gelip gidiyorduk. Keyifle bahçe işleriyle uğraşıyorum. Yaş ilerledikçe gazetecilikte bitti. Kütüphane müdürlüğü yaptım. Basın yayınla halkla ilişkiler müdürlüğü yaptım. Belediyede Kültür İşleri Müdürlüğü yaptım ve bunların hepsi geçti. Yoğunluğu dede ve babadan kalma bu devasa güzellik için keşke verseydim. Eskiden bir ceviz ağacından 300 teneke ceviz alıyorduk ancak şimdi tüm ağaçlardan anca 30 teneke ceviz alamıyoruz. Keşke o reformu daha önce buraya verseydim. Devasa kiraz ağaçları, elma ve armut ağaçları vardı. En azından onları yaşatıp korurdum elimden geldiğince. Ermeniler ve Urartular döneminden kalma meyve ağaçları var. Asetik elmalar, 20-25’e yakın yerli elma var onları yaşatıp çoğaltırdım. Şu anda Urartuların ve dedelerimizden kalma mirası gelecek nesillere aktarmaya çalışıyorum.”
‘Asla yıkmayacağım’
Bahçede en yaşlı dut ağacının 600 yıllık olduğunu söyleyen İlhan, bahçe işleri ve bakımından şu şekilde söz ediyor: “Her yıl yüzlerce ağaç meyve ekiyorum. 60 yıllık ağaçlar da mevcut. Çok fazla kayısı ağaçları vardı. Bundan kaynaklı kayısılar damlarda kurutup ardından kullanılmayan bir odaya alıyorduk. Gürpınar ilçesinden bize kervan getiren dostlarımız vardı. Onlar bizde 1-2 hafta kalırlardı. Bahçede kazanlarla tereyağı kaynatılırdı. Tulum peynirler gelirdi. Onlarla güzel ilişkilerimiz vardı. Kervanlarla peynir ve tereyağını, kayısılarla takas ederdik. Onlar geçimlerini öyle idare ederdi, bizlerde onların verdiğiyle idare ederdik. Dedemden babamdan kalan bu toprak evler onların hatırası ve onların hatırasına dokunmuyorum. Hatta zamanla bu evleri restore edebiliriz. Ama asla yıkmayacağım. Yıkılan odaların içerisinde domates biber, salatalık yetiştiriyorum. Gelen giden tarihi diye gelip fotoğraf çekiyorlar. Düğünlerinden gelenlerde oluyor fotoğraf çektirmek için.”
‘Betonlaşma gün geçtikçe çoğalıyor’
Tarihi Şamran kanalının ‘Onarılması’ndan kaynaklı suyun hala kendilerine verilmediğini belirten İlhan, “Suyun şimdiye kadar gelmemesi devasa orman gibi yeşillikleri bitirecek. Bunun için siyasilerin belediyelerin Sivil Toplum Kuruluşların (STK) bu yeşili sahiplenmesi gerekiyor. Dedelerimiz bize bıraktı bende korumak istiyorum. İmar yasası adı altında umarım belediyeler bu yeşilliği bitirmez. Doğaya sahip çıkmamız gerekiyor. Betonlaşma gün geçtikçe çoğalıyor” diyerek tepkisini ve taleplerini dile getiriyor.
Serhat News