1. Haberler
  2. Özel
  3. Yaşayan Diller Enstitüsü’de Kürtçe gramerden Modern Kürt Edebiyatı’na her ders var

Yaşayan Diller Enstitüsü’de Kürtçe gramerden Modern Kürt Edebiyatı’na her ders var

featured
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

YYÜ bünyesinde bulunan Yaşayan Diller Enstitüsü, Kürt dili gramerinden Klasik Kürt Edebiyatı’na, Modern Kürt Edebiyatı da dahil derslerden her yıl öğrenciler mezun ediyor. Enstitünün sorumlu eğitmeni Doç. Dr. Abdulhadi Timurtaş, Kürt dilinin akademik dünyanın içine girmeyi başardığı belirtti ancak eksikliklerin de olduğunu söyledi.

Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi (YYÜ) bünyesinde 2012’de, Yaşayan Diller Enstitüsü kuruldu. 2013’de eğitime başlayan enstitü, 4 yıllık herhangi bir bölümden mezun olan üniversite mezunu öğrenciler için kontenjan açıyor. Öğrenciler güz ve bahar dönemlerinde eğitim için müracaatta bulunmaları gerekiyor. YYÜ Yaşayan Diller Enstitüsü şimdiye kadar yüz elli mezun verdi.

‘Kürtçe gramerden Modern Kürt Edebiyatı’na kadar Kürtçe’

Başvurular alındıktan sonra bir sınav yapılıyor, diğer enstitülerde olduğu gibi ALES (Akademik Personel ve Lisansüstü Eğitim Giriş Sınavı), diploma not ortalaması ve mülakat yapılıyor. Öğrenciler alındıktan sonra ilk iki dönem olmak üzere bir yıl ders veriliyor. Dersler, Kürt dili grameri, Klasik Kürt Edebiyatı, Modern Kürt Edebiyatı ve Kürt Folkloru’nu içeriyor. Eğitim-öğretim dönemi bittiğinde ise öğrenciler araştırmaz tezi yazmak zorundalar. Bir eğitmenin danışmanlığında hazırlanan tezler Kürtçe yazılıyor ve öğrenciler tezlerini Kürtçe savunuyor.

Doç. Dr. Abdulhadi Timurtaş, enstitünün çalışmalarını, Kürtçenin Türkiye eğitim sistemindeki yerini ajansımıza anlattı. Enstitünün, sadece bir Ana Bilim Dalı’na sahip olduğunu, onun da Kürt Dili ve Kültürü Ana Bilim Dalı olduğunu söyledi. Bu alanda öğrencilere eğitim verip araştırma yaptırdıklarını da ekleyerek, enstitünün master seviyesinde bir enstitü olduğunu söyledi.

Yaşayan Diller Enstitüsü’de Kürtçe gramerden Modern Kürt Edebiyatı’na her ders var - Abdulhadi Timurtaş
Doç. Dr. Abdulhadi Timurtaş

‘Daha önce rağbet daha fazlaydı’

Her yıl 5 kontenjan Türkiye uyruklu, 5 kontenjanda yabancı uyruklu öğrenciler için açıldığını söyleyen Timurtaş, sadece Türkiye’den değil başka ülkelerden de başvurular aldıklarını aktardı. Özellikle Irak’tan çok fazla başvuru aldıklarını verdiği bilgiyle aktararak, “Daha önce rağbet daha fazlaydı şimdi yine diğer ana bilim dallarıyla kıyasladığımızda rağbet yine daha fazla fakat ilk açtığımız 2014-2015’te, 5 yüz öğrenci müracaat ediyordu ve hepsini sınava alıyorduk şimdi ise elli ile yüz arasında müracaat oluyor. Hâlihazırda ders döneminde eğitim gören 12 öğrenci var enstitüde. Kadro henüz yeterli olmadığı için Soranice ve Zazaca tez yazdırmıyoruz ama derslerimizde Zazaki ve Sorani Edebiyat ve Kültürü’ne yönelik derslerimiz de var” dedi. Başvuru sayısının düşmesini ise öğrencilerin çalışma imkânı bulmamalarından kaynaklı olduğunu söyledi.

‘Kürt dili, akademik dünyanın içerisine girdi’

 “Ana bilim dalında verilen bu eğitimlerin devlet eliyle meşrulaşması ve bunun yapılması Kürt dili, kültürü açısından büyük bir öneme sahiptir” diyen Timurtaş, Kürt dilini akademik dünyanın içine girmeyi başardığını söyledi.  Enstitü olarak diğer çalışmalardan da söz eden Timurtaş, “Bir dergi çıkarıyoruz, dergimizin adı Kurdiyat. Kürt dili, kültürü, edebiyatı, folkloru, tarihi ve sosyolojisi gibi neyle alakalı olursa olsun bize makaleler geldiğinde bu dergide yayımlıyoruz. Bunun yanında her ay online bir seminer düzenliyoruz. Türkiye ve Türkiye dışında Kürt diline, kültürüne, edebiyatına yönelik çalışması olan akademisyenler ya da şairleri, edebiyatçıları misafir ediyoruz. Onlarla belli bir konu etrafında bir tartışma gerçekleşiyor. Yılda bir sempozyum düzenliyoruz. Sempozyumun ana başlığı Kurdiyat” dedi.

‘Çocuklarımız Kürtçeyi ya sonradan öğreniyor ya da hiç öğrenemiyor’

Timurtaş, Türkiye’de Kürtçe konuşma oranına ilişkin ise şunları söyledi: “Bırakın şehirlerde, köylerde dahi Kürtçe konuşulmuyor ve bu şu demektir eğitim dilinin Kürtçe olmaması, medyanın İngilizce kullanımı bir de bizim umursamamamız, biz anne babaların, ailelerin ihmali. Ben ilkokuldan mezun olduğumda dahi derdimi Türkçe anlatamıyordum. Çoğu Kürt, Türkçeyi sonradan öğrendi ama şu an bizim çocuklarımız Kürtçeyi ya sonradan öğreniyor ya da hiç öğrenemiyor.”

‘Kürt dili için devlet gerekli desteği vermelidir’

Devletin enstitüleri kurmakla temelden değil de tepeden başlamak yöntemini tercih ettiğini söyleyen Timurtaş, bu yöntemin bir yönüyle doğru bir yöntem olduğunu çünkü önce bunun akademik altyapısının hazırlanması gerektiğini yorumladı. Tezlere, gramere, edebiyata hâkim olan bir kadronun oluşması gerektiğini, bu kadro oluşmadan ders verecek, anlatacak kimsenin de olmayacağını söylerine ekledi: “Bu yönüyle doğru ama bizler halk olarak, birey olarak üzerimize düşeni yapmadık diye düşünüyorum. Ortam bizim duygularımızdan, isteklerimizden daha baskındır. Biz bir şey istiyoruz temenni ediyoruz ama temennide kalıyor. Ortam egemendir. Bu ortamı oluşturmak gerekir, bu da devletin desteği olmadan olmuyor. Devlet bu konuda nasıl ki şu an lisansüstü eğitimde ya da lisans bölümlerini açmakta destek verdiyse alt tabakaya da artık öyle bir desteği vermesi gerekiyor.”

Kürtçe dergiler birer okul niteliğindedir’

Türkiye’de Kürt Dil Kurumu’nun olması gerektiğini ve Türkiye’nin buna hazır olduğunu belirten Timurtaş sözlerine şöyle devam etti: “Devlet olarak da bunu yapabilir. Bundan sonrası halka kalmış. Biz halk olarak ne yapabiliriz, bir de tabii halkın öncüleri ön ayak olmalı. Bununla beraber Kürtçe gazete ve dergilerin çıkmasıyla bu alanda aydın bir kesim oluştu. Bedirxanların çıkardığı Kurdistan Gazetesi ve diğer gazeteler, buralarda da resmi eğitim gören yani devlet kurumlarında eğitim gören ya da Türkiye dışında, Fransa’da, Avrupa’da olan kimselerin de yetişmesine vesile oldu. Dergi sadece kâğıt olarak, bir kitap olarak çıkmıyor. O dergi bir okuldur. Onun için Türkiye’de, Kürtçe çıkan dergiler de birer okul oldular ve birçok kişiyi yetiştirdil. Mesela Nubuhar diye bir dergi var, 40 yıla yakın oldu aralıksız yayımlanıyor. Burada birçok kişi yetişti. Avrupa’da mesela Nudem diye bir dergi çıkıyordu ve orada da birçok yazar ortaya çıktı. Okur takipçisi, zamanla yazar oldu. Bunların da olması çok önemlidir.”

‘Kürtçe bir kitap basıldığında gereken ilgiyi görmüyor’

Timurtaş, son olarak, “Duygusal olarak güçlü bir şekilde Kürtçenin yaygınlaşmasını istiyoruz fakat gerçekte zayıf kalıyoruz. Örneğin, Kürtçe bir kitap basıldığında gereken ilgiyi görmüyor. Kürtçe kitap basıldığı zaman satın almıyoruz, okumuyoruz halk olarak. Buradan mezun olan öğrencilerimizde, akademisyenler, araştırmacılar ilgisini geliştirip şair oluyor, roman yazarı oluyor böyle güzel bir şey ortaya çıkıyor. Bizim, devletten beklediğimiz buralardan mezun olanların istihdamının yapılması” dedi.

(ro)

Tepki Ver | Tepki verilmemiş
0
mutlu
Mutlu
0
_zg_n
Üzgün
0
sinirli
Sinirli
0
_a_rm_
Şaşırmış
Yaşayan Diller Enstitüsü’de Kürtçe gramerden Modern Kürt Edebiyatı’na her ders var
Yorum Yap

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir