1. Haberler
  2. Özel
  3. Zilan HES davasında bilirkişi raporu: Bölgede yaşayan tüm canlılar olumsuz yönde etkilenebilir

Zilan HES davasında bilirkişi raporu: Bölgede yaşayan tüm canlılar olumsuz yönde etkilenebilir

featured
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

ÖZEL HABER- Van’ın Erciş ilçesi Zilan Deresi’nde yapılan maden ocakları ve HES (Hidro Elektrik Santrali) inşa edildiği bölgelerde, bilirkişi incelemeleri dikkat çekici detaylar açığa çıkardı. Raporlarda, HES inşaatının tarihi kalıntılar ve mezarlıkların üzerinde yapıldığına dikkat çekildi.

Van’ın Erciş ilçesinde bulunan ve doğal güzelliği ile ön plana çıkan Gelyê Zîlan’da yapılan HES alanlarının arkeolojik alanlar olduğu tespit edildi. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından verilen “ÇED gerekli değildir” kararının iptali için Van 1. İdare Mahkemesi’nde açılan dava nedeniyle 5 Ekim 2021 tarihinde bölgede keşif yapıldı. Soruşturma dosyasına atanan bilirkişi heyetinin yaptığı incelemeler sonrası hazırlanan raporlarda, bölgenin endemik yaşam alanı olması ile birlikte arkeolojik alan olduğunun detayları da ön plana çıkıyor. Arkeoloji raporunda her ne kadar HES’in bir tarihi tahrip ettiği ifadelerine yer verilse de; ziraat, inşaat ve jeoloji mühendislerinin, HES’i destekler nitelikteki ifadeleri dikkat çekiyor. Konu ile ilgili açıklamada bulunan Av. Hülya Yıldırım, hazırlanan raporun bilimsel bir niteliğinin olmadığına dikkat çekti.

HES Kanalları Binlerce Yıllık Tarihi Yerleşim Alanlarının Üzerine Kurulmuş  

Bilirkişi raporları kapsamında yapılan arkeolojik araştırmada, HES’in yapıldığı 5 farklı noktada da tarihsel kalıntılara dikkat çekildi. Raporda, HES kanallarının mezarları da tahrip ettiğine dikkat çekilerek şu ifadelere yer verildi: “Van Kültür Varlıkları Koruma Müdürlüğü’nün verdiği bilgiye göre dava konusu HES tesisinin bulunduğu güzergâhlarda tescil edilmiş herhangi bir arkeolojik ya da doğal SiT alanı olmamakla birlikte yakın çevrede önemli iki tescil işlemi yapılmıştır. Bunlar: 1-Kocakatir Kalesi: Evbeyli Mahallesi sınırları içerisinde SİT alanı. Tescil ve tarih sayısı: 25/01/2012 : 102

2-Paleotik (Pleistosen dönem açık alan yerleşmesi): Akçaören, Ulupamir mahalleri sınırları içerisinde SİT alanı. Tescil tarihi: 27/09/2016/ 1327.

3- Ayrıca HES tesisinin göl alanından yukarıda yer alan Söğütlü Mahallesi’nde bir kale kalıntısının varlığı yeni öğrenilmiş, dolayısı ile burayla ilgili herhangi bir tescil işlemi yapılmamıştır.”

‘Mezarlıklar da tahrip edilmiş’

Raporda yapılan incelemelerin devamında ise şu bilgilere dikkat çekildi: “Yapılan incelemede, HES için inşa edilen beton kanallarının Ulupamir Mahallesi’nin güney doğusunda, Zilan Deresi’nin kıyısındaki eski bir yerleşim alanında yapıldığı ve mezarlığı tahrip ettiği saptanmıştır. Sözü edilen eski yerleşim ile hemen üst kesimdeki mezarlığın, hangi dönemde ve kimlerden kaldığı bilinmemekle birlikte, mezar taşları ve yapı biçimlerinden Osmanlı dönemine ait olduğu tahmin edilmektedir. Yapılan incelemelerde, ayrıca dere kenarı boyunca HES için inşa edilen beton kanala paralel uzanan ve hangi döneme ait olduğu bilinmeyen eski sulama kanalları olduğu görülmüştür. Van Gölü çevresinde M.Ö. 7’nci yüzyılda Urartular tarafından inşa edilmiş olan benzer sulama kanalları bilimsel araştırmalarla açığa çıkmıştır,” denildi.

Bölge Endemik Bitki Cenneti

İnceleme heyetinde yer alan ziraat mühendisi değerlendirmesinde, bölgenin flora faunasının hakkında bilimsel makalelerden yararlandığını ifade ederek, bölgede toplam 96 çeşit mantar türünün bulunduğunun tespit edildiğine dikkat çekiyor. Raporun devamında; yapılan incelemeler sonucunda Zilan Vadisi’nin florasında 83 familyaya ait 385 cins ve 1156 tür ve tür altı grup tespit edildiği ifade ediliyor. Aynı zamanda balıkların ve diğer sucul canlıların üreme ve göçüne yetecek çevresel su ihtiyacının dere yatağına bırakıldığında en az 20-25 cm olması gerektiği bilimsel araştırmalarla ortaya konulduğuna dair bilgilerin verildiği raporda şu ifadeler de dikkat çekiyor: “HES’in Ağaçören Köyü ile Ulupamir köylerinin sulama ihtiyaçları için gerekli olan suyu riske edebilir. Bölgenin nisan ayı yağışı 18.5 mm, normali 75.2 mm ve 2020 yılı nisan ayı yağışı 77.9 mm’dir. Yağışlarda, normaline göre %75, 2020 yılı nisan ayı yağışlarına göre %76 azalma gerçekleşmiştir,” dedi.

“ÇED Raporu Zorunludur”

Bilirkişi heyetinde yer alan ziraat mühendisi, yaptığı gözlemler sonrası hazırladığı raporda, bölgede bakanlığın “ÇED gerekli değildir” kararına da göndereme yaparak şu ifadelere dikkat çekti: “ÇED raporları sadece dosyada olması gereken bir doküman olarak değerlendirilmemeli, tüm hidroelektrik santraller için gerçek anlamıyla uygulanmalıdır. Ayrıca, kurulu gücüne bakılmaksızın ve bir havzada yapılması planlanan tüm HES projeleri için bütünsel ÇED istenmelidir. Yeraltı sularına etkileri, yüzey suyu miktar ve akımında olabilecek değişiklikler taban suyu seviyesini ve durumunu da değiştirmektedir. Akarsu kenarlarında yaşayan birçok bitki türü, akarsuyun beslediği taban suyundan yararlanmaktadır. Su miktarındaki azalma, taban suyu seviyesini ve miktarını da değiştireceğinden, bu değişime bağlı olarak başta akarsu boyunca yer alan tarım arazileri, mera ve çalılıklar gibi ormanlık alanları da etkileyebilir. Flora ve faunaya olan etkileri, planlanan HES’lerin inşası aşamasında ve inşaat çalışmalarının sonlanmasının ardından faaliyet aşamasında, yalnızca sucul bitki ve hayvanlar değil, bölgede yaşayan diğer canlılarda olumsuz yönde etkilenebilir,” denildi.

Zilan HES davasında bilirkişi raporu: Bölgede yaşayan tüm canlılar olumsuz yönde etkilenebilir - WhatsApp Image 2021 12 06 at 20.12.59

Olumlu Görüşten Olumsuz Çıkışa

Raporun değerlendirme kısmında ise ziraat mühendisinin, Zilan’da yapılacak olan HES regülatörünün bölgede olumsuz etki yaratmayacağına yönelik beyanda bulunması ise soru işaretlerine yol açıyor. Raporun sonuç kısmında, ziraat mühendisinin şu ifadeleri çelişkilerin oluşmasına yol açıyor. “Zilan Vadisi’nin florasında 83 familyaya ait 385 cins ve 1156 tür ve tür altı grup tespit edilmiştir. Mera ve çalıların olduğu gözlemlenmiştir. Projenin bu hali ile uygulanmasında tarımsal alanların ekonomik ve zirai açıdan olumsuz etkilenmesinin söz konusu olmayacağı, endemik bitki türlerinin olumsuz etkilenmeyeceği, suların hayvanlar için yeterli olabileceği gözlenmiştir. Zilan Deresi içinde; balık, su samuru, kurbağalar, algler, planktonlar, zooplanktonlar ve mikroorganizmalar yaşamaktadır. Dere yatağı su seviyesi yeterli düzeyde olmadığında su olması gerekenden daha erken ısınmaya başlar, oksijen değeri değişir ve buharlaşma hızı artmaktadır. Bu da balıkların yaşama koşullarını bitirerek doğal yaşam akışını engellemektedir. “

İnşaat Mühendisi Değerlendirmesi

Heyette yer alan inşaat mühendisinin değerlendirmesinde ise şu ifadelere dikkat çekiliyor: “Dava dosyasında inşa açısından uygulama projeleri yer almadığından yapıların projeye uygun yapılıp yapılmadığı da teknik raporda ortaya konulamamıştır. Keşif esnasında yapılan inceleme ve gözlemlerde, HES işletim hattının yanı başında, keşif tarihi itibariyle faal olmayan ancak yakın bir geçmişte faal olduğu kanaatine varılan 1 adet kum ocağı tespit edilmiştir. Bu kum ocağının hangi faaliyetlerde kullanıldığı keşif tarihi itibariyle tespit edilememiştir. Dava dosyasında yer alan proje tanıtım dosyasında, proje kapsamında yapılması planlanan yapıların “Deprem Bölgelerinde Yapılacak Yapılar Hakkında Yönetmelik” ve “Türkiye Bina Deprem Yönetmeliği” ekinde bulunan, Deprem Etkisi Altında Binaların Tasarımı İçin Esaslar’a uygun yapılıp yapılmadığı, dava dosyasında inşaat uygulama projeleri yer almadığından değerlendirilememiştir.”

Jeoloji Değerlendirmesi

Yapılan jeoloji incelemelerinde, volkanik kayalara rastlandığı dolayısı ile bölgede depremi tetikleyecek fay hatlarının olduğuna dikkat çekildi. Raporda yer alan ifadeler şu şekilde: “Vadi yamaçlarının jeolojisini genel olarak volkanik kayaçlar olan Gürgürbaba Lavı (Qgu) ve Yalındam Volkanitine (Tmya) ait andezit, bazalt, obsidyen ve piroklastik birimler oluşturmaktadır. Bölgede eğimin yüksek olduğu yamaçlarda, volkanik kayaların bol kırık-çatlaklı olması nedeniyle yamaç molozları gözlenmiştir. 2. keşif sırasında yapılan arazi incelemelerinde, herhangi bir tektonik faaliyete (fay, yüzey kırığı vb.) rastlanılmamıştır. Maden Tetkik Arama (MTA) tarafından hazırlanan diri fay haritasında, HES projesine en yakın fay hattı Erciş Fayı’dır. Yapılan ölçümlerde HES projesinin Erciş Fayı’na 950 metre uzaklıkta olduğu hesaplanmıştır. HES projesi sahası ve yakın çevresi deprem bölgeleri, 1996 haritasında 1. derecede deprem bölgesi, 2018 haritasında ise 0.291 g (orta tehlikeli alanlar) içinde yer almaktadır. 5. dava dosyasında yer alan proje tanıtım dosyasında, proje kapsamında yapılması planlanan yapıların “Deprem Bölgelerinde Yapılacak Yapılar Hakkında Yönetmelik” ve “Türkiye Bina Deprem Yönetmeliği” ekinde bulunan Deprem Etkisi Altında Binaların Tasarımı İçin Esaslar’a uyulması halinde bu yapıların deprem sırasında herhangi bir olumsuzlukla karşılaşmayacağı kanaatine varılmıştır.”

Bilirkişi Raporunun Bilimsel Niteliği Yok’

Konu ile ilgili görüştüğümüz davanın avukatı Hülya Yıldırım, hazırlanan raporun bilimsel niteliğe sahip olmadığını ifade etti. Yıldırım, “Ziraat mühendisi, çevre mühendisi, jeoloji mühendisi ve inşaat mühendisi tarafından hazırlanan 38 sayfalık bir bilirkişi raporu ile arkeolog uzman tarafından hazırlanan 2 sayfalık bilirkişi raporu dosyaya sunuldu. Arkeolog uzman tarafından sunulan rapor ile alandaki kültürel ve tarihi varlık potansiyeline işaret edilmektedir. Diğer 38 sayfalık raporda ise inşaat mühendisi ve çevre mühendisi aslında proje tanıtım dosyasına ve faal olan tesise ilişkin birçok eksik tespitte bulunmakta; ancak sonuç kısmında sanki bu eksikliklerden bahsedilmemiş gibi bir hüküm kuruluyor. Sadece olumlu anlatımlar sonuç kısmına ekleniyor. Bu ise rapor içinde açık çelişki yaratıyor. Yine ziraat mühendisi tarafından sunulan beyanlar, bilimsel bir nitelik dahi taşımıyor ve ‘can suyunun hayvanlar için yeterli olabileceği’ gibi farazi ve takdiri görüşler içeriyor. Birçok eksik tespitine rağmen proje tanıtım dosyasının yeterli olduğu ve ÇED gerekli değildir kararının yerinde olduğu anlamına çıkan bir sonuç kısmının kaleme alınması ise bizlerde soru işareti yaratmaktadır.”

Zilan HES davasında bilirkişi raporu: Bölgede yaşayan tüm canlılar olumsuz yönde etkilenebilir - WhatsApp Image 2021 12 02 at 12.17.47
Hülya Yıldırım

Hafıza

Zilan denilince ilk olarak akla 15 Temmuz 1930 yılında Ferik Salih Omurtak komutasında binlerce kürdün katledildiği acımasız katliam hafızalarda uyanır. Döneme ait toplu mezarların halen açılmadığı Zilan’da 2014 yılında HES yapılmak istenildi. Bölge halkı buna izin vermeyince Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın talimatıyla “Acil kamulaştırma” kararı çıkarıldı. Ancak, Zilanlıların kamulaştırma kararına itiraz etmesi üzerine Bölge İdare Mahkemesi’nin kararıyla HES inşaatı durduruldu. 2017 yılında tekrar inşaat çalışmalarına başlanıldı. Çevrecilerin tepkileri üzerine hukuki olmayan gerekçelerle başlatılan HES inşaatı çalışmalarına ara verildi. 2020 pandemi sürecinde sokağa çıkma yasaklarını fırsata dönüştüren şirket, aralıksız bir çalışmayla 2021 yılının Mart ve Nisan aylarında HES inşaatını tamamladı. Bu sürede Zilan Ekoloji Platformu’nun Avukatı Hülya Yıldırım, hukuki süreç başlatarak HES yapımının mevzuata aykırı olduğunu somut gerekçelerle mahkemeye sundu. Hukuki süreç devam ederken, yasal sorumsuzluğu fırsata çeviren başka bir şirket, Hasanabdal Mahallesi’nin üst tarafında, dere yataklarının başında bir mermer ocağı şantiyesi kurarak derelerin çamurlu akmasına yol açtı. Aynı zamanda Koza Altın ve Madencilik şirketinin de Zilan’ın Şahbazar Mahallesi’nin yaylalarında, altın arama çalışmaları başlattığı ancak mahalle sakinlerinin tepkisi üzerine bu çalışmanın durdurulduğu öğrenildi.

Haber / Fotoğraf: İdris Yılmaz

Serhat News

(TYK)

Tepki Ver | Tepki verilmemiş
0
mutlu
Mutlu
0
_zg_n
Üzgün
0
sinirli
Sinirli
0
_a_rm_
Şaşırmış
Zilan HES davasında bilirkişi raporu: Bölgede yaşayan tüm canlılar olumsuz yönde etkilenebilir
Yorum Yap

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir